Bu yazımda aslında ev imalatı çay üretimi üzerinde duracaktım. Çay tarımı yapılan çoğu ülkelerde geniş bir uygulama alanı bulan bu yöntemle üretici, hem kendi demleyeceği çayı, hem de yaş çay satacağına, kaliteli kuru çay satarak çok daha yüksek bir gelir elde edebilecekti. ( Yaş çay 6 liraya satılırken, kuru çayın kilosu en az 60 liradır)
Geçmişten hatırlıyorum: “Peki” adı verilen toprak pişirme kaplarında hazırlanan kuru çaylar hiç de fena olmazdı. Şimdilerde çok daha modern yöntemler mevcut. Soldurma, kıvırma, fermantasyon ve pişirme gibi tüm üretim aşamaları ev tesislerinde yapılabiliyor.
Ancak birdenbire gündeme gelen “Yeni çay yasası” bu düşüncemi tuzla buz etti. Evet, evinizde kuru çay üretebilirsiniz ama dışarıya satışı zinhar yasak!
Çünkü kuru çay üretebilmek ve sonra da bunu pazarlarda satabilmek için mutlaka “Çay Piyasası Düzenleme ve Denetleme Kurulu “ veya başka bir adıyla “Ulusal Çay Konseyi’nden” ruhsat almak zorundasınız. Bu sizin olduğu kadar Çay Kur için bile geçerli bir zorunluluktur. Öyle her önüne gelen ben çay üretiyorum diyemeyecek. Bu kural önceden de vardı ama yeni çay kanunu taslağında gelen yenilikler diyemeyeceğim “güçlükler”, üreticiler açısından yenilir yutulur değil.
Bir defa çay taban fiyatının (Yeni adı asgari fiyat) belirlenip ilan edilmesi Çay Piyasası Kuruluna bırakılıyor. Hâlâhazırda bu yetki hükümetin ve bizzat cumhurbaşkanınca ilan ediliyor. Özel sektör ağırlıklı konseyin yaş çay üreticilerini düşünerek hareket etmeyeceğini herkes biliyor. Bu arada Çaykur’dan, çay tarımı ve endüstrisinin patronu, tanzim edicisi ünvanı geri alındığından, çay üreticileri tamamen özel sektörün insafına kalacak. Gerçi yaş çay bedeli ödemelerinde zorlayıcı hükümler konmakla beraber bunlara ne derece uyulacağı şimdilik meçhul.
İkinci önemli konu, çaylıkların yenilenmesi. ..Kurulca yapılacak inceleme ve değerlendirmelerin sonucunda ilgili çaylığın yenilenmesine veya başka bir deyişle gençleştirilmesine karar verilirse yapmayanlar hakkında cezai müeyyide var. Bu durumdaki üreticilerin ruhsatı askıya alınacak ve hiçbir yere çay satamayacaklar. Yeni çaylık yapmak nispeten kolay da, eskisinin sökülerek yerini hazırlanması ve yeni çay fidesi dikilmesi çok zor bir iş. Bir hayli meşakkat gerektiriyor. Üstelik birkaç yıl boyunca maruz kalınacak üretim kaybı da cabası…
Taslakta büyük çay üreticilerine ilave avantajlar sağlanmış. Bunların özel çay işleme tesisleriyle anlaşıp, rahatça yaş çay satması ve üretilecek kuru çayın satışından pay almasına kapı aralanıyor.
Buna karşılık üreticilerin ulaşılması artık çok zor olan gübre temini, günlük 400 liraya kadar çıkan işçi ücretleri, yarıcılık uygulamasındaki güvensizlik ve çarpıklıklar, çay toplama organizasyonları, üretici birlikleri, evde çay üretimi konularında taslakta hiçbir madde yok. Çayımızın dış pazarlarda yer edinebilmesi için kalite ve pazarlama babında hiçbir düzenleme de mevcut değil.
Amacı daha çok, özel çay fabrikalarına avantajlar kazandırmak ve çay borsasını geliştirmek olduğu göze çarpıyor. Mevcut siyasi otoriteye oy kaybı getireceği kesin olan bu taslağın bir an önce gözden geçirilerek, yaş çay üreticisini de kollayan bir çay kanunu çıkarılması gerekiyor. Nitekim taslağın meclis komisyonunda görüşülmesinin ertelenmesi bu açıdan iyiye işaret.
Türk çayı şekersiz bile içilse damakta hoş bir tad bırakır. Bu tadı alıp götürecek ve onu acı çay yapacak tüm girişimlerden kaçınmak dileğiyle.