Geçen aylarda pekte şirin olmayan tek gündemimiz vardı. "virüs meselesi" eskiden reklamlarda sıkça gördüğümüz her reklamda daha daha çok beyazlatan çamaşır suyu işine döndü. Varyant meselesi, üç gram aklı olanlar için yılın komedi dalında oskara aday film tadında izleniyor. İlk çıktığında İsviçreli Bilim adamcıklarının açıklamasına göre os...uktan bile bulaşan süper virüs, her yeni varyantla daha bulaşıcı oluyor. Ama bize başkaca virüsler bulaştı kanımca bu süreçte... Kendine tahsis özel kar küreme aracı eşliğinde balık ekmeğe gidenler mı ararsın, Yoksa özellikle büyük şehirlerde övündüğümüz 6 şeritli kocaman yollara aracıyla mahsur kalanlar mı ? Aracını terk edip kayak yaparak veya yürüyerek işe güce evlerine gitmek zorunda kalanlara mı yanarsın. Bugünlerde anladım ki balıkcıya gitmek de tehlikeli. Bakın birer gün arayla İstanbul'daki balıkçılarda gündem belirleniyor. Siz siz olun balığınızı evinizde pişirin bol salata ve mısır ekmeği eşliğinde afiyetle yiyin. Sonrasinda Rize Üçel helvasını yemeyi, Rize çayını yudumlamayı ihmal etmeyin. Normal bir insanın, ülke gündemini takip etme şansı kalmadı artik ! "Son Dakika" haberlerinden normal haberleri okuyup sorgulayıp değerlendirme imkanı bulamıyoruz. Habire ekranların altına düşen yeni kırmızı büyük puntolar var.  Minik serçemiz bile bu horona dahil oldu. Son dakika...! Yonetim başkanı olarak beni THY den işten çıkartıp başı göre eren ama Kazakistan'dan kargo uçağı ile adeta BULK yükleme ile yurda dönmek zorunda kalan yönetim kurulu başkanı nezaketen istifa etti ! Son dakika...! Sokataki yüksek eflasyonu kurum bınasında eritip makulmuş gibi yapan Tuik başkanı görevinden ayrıldı. Gündemi yakalamaya yazımda bahsetmek çabalarıyla yazımı revize ederken, sil baştan mı yazsam ne yapsam derken gece yarısı, Adalet Bakanı da istifa etti . Artık yapacak bir şey kalmadı. Bu yazı bittiğinde başkaca neler olmuştur bilemiyorum. Ayrılanlar af dileyenler istifa edenler... Ülkemin bu hareketli sansasyonel gündem hali bize de sirayet etmiş olacak ki hayatımda inişler çıkışlar yaşamaya başladım. Bi durun artık bi dalgasız denizde limanda az mola lütfen... Hoholis olduk bezduk ! YETER DA ! Deyip gündelik olaylardan sıyrılıp farklı birşeyler yazmaya karar verdim. Zira bu yazıyı yazma imkanı ve amacı kalmadı. **** Çoğunuzun cep telefonuna, otomatik olarak gelen o samimiyetsiz mesajlardan rahatsız olduğunuzu biliyorum. Gerçi çok samimi içten sevgi dolu mesajlardan da rahatsız olanlar yok değildir ! Dostluğu klavyelerinde, yaşamı monitörlerinde arayanlar, Hangi tuş daha etkilidir ki sıcacık bir gülüşten ya da hangi program, istagram paylaşımı verebilir bir ağaç gölgesinde veya yarın kollarında uyumanın keyfini ? Kopyala- yapıştır yapabilir misiniz dalgaların sahille buluşmasını ? Çocukların bağrışmasını neşeyle gülüp oynamalarını ? Sevgiyi tuşlarla mı yazarsınız ? Öpüşmek için hangi tuşlara basmak gerekir ? Ya da geri dönüşüm kutusunda saklanabilir mi kaybolan zaman ? Doğayı bilgisayara, cep telefonuna döşeyenler, ekran resmi yapanlar neden görmezsiniz bahçedeki çay tohumunu, açtığı güzel çiçeği veya yanıbaşınızda size hayranca bakan böceği ! Ve ıslak toprak kokusu var mıdır dosyalarınız arasında? Koklamak, duymak, dokunmak, yok mu yaşam skalanızda ? Selam veremeye de, almaya da yüreğimizi açmak, iletişime başlamanın ilk ve en önemli adımıdır. Toplumsal gelişmişlikte ve kişisel gelişimde iletisim selamlaşma, Gülümsemeler bile çizgi karakterlerle yapılır oldu dokunmatik dünyamızda. Gökyüzünün altındaki en güzel yeryüzü olan bu güzel evimiz yuvamız  topraklarımız. Samimi olalım. Yürekten olanlarla olalım. Sevgiyle kalalım. Ayrılmayalım !