Eğer aynı olmak marifet olsaydı, dünyaya insan olarak gelmemize gerek olmazdı. Fark; ‘Bir kimse veya nesnenin bir başkasıyla karıştırılmamasını sağlayan ayrılıktır.’ Nesneleri dahi birbirinden ayırma ihtiyacı duyan insan aklı farklılıklarıyla kendisini yeniden üretebilme özelliğine sahiptir.
İnanın bu özelliği onu toplumsal yaşayışın kurallarını düzenleme noktasına taşımıştır. Toplumsal anlamda farklılıkları koruyan, huzur ve barış içinde yaşamanın kurallarını belirleyen yönetim biçimi; ‘demos’ (halk) ve ‘kratos’ (egemenlik) sözcüklerinin birleşiminden oluşan ‘demokrasi’ (halkın egemenliği)’ dir.
Albert Camus’un; “Demokrasi çoğunluğun kanunu değil, azınlıklara saygıdır.” sözü bunun en özlü anlatımıdır. Bu bağlamda demokrasi kazananların da kaybedenlerin de haklarını koruyan bir yönetim biçimidir.
Bilindiği üzere, 23 Haziran 2019 tarihinde tekrarlanan İstanbul seçimlerini geride bıraktık. 31 Mart 2019 tarihinde yapılan yerel seçimler sonrasında YSK tarafından iptal edilerek mazbatası elinden alınan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, tekrarlanan seçimde oy farkını 61 kat arttırarak yeniden başkan seçildi. Bunu nasıl okumak gerekiyor? Halk iradesine müdahale edilmesinin yanıtını verdi ve dedi ki “ben seçtim, benim irademe ipotek koyarsanız daha güçlü olarak seçerim…”.
Kısaca demokrasinin ilkelerinden biri olan ‘Milli Egemenlik’ tekrarlanan ‘Seçme ve Seçilme’ ilkesinin kullanılması sonucunda tecelli etti.
Demokrasinin sağlıklı işlemesi bütün ilkelerinin eksiksiz uygulanmasına bağlıdır. Bu bağlamda demokrasinin diğer ilkelerine kısaca değinmek istiyorum.
Bireyin başkalarına zarar vermeden istediğini yapabilmesi ‘Özgürlük’ ilkesidir. Bu ilke ile birey başkalarının haklarını da koruyarak kendilerini gerçekleştirir.
Hakların kullanılmasında bireyler arasında ayırım yapılmaması, yasalar önünde herkesin aynı haklara sahip olması ‘Eşitlik’ ilkesidir.
Farklılıkları kabullenmek, içselleştirmek demokrasinin ‘Hoşgörü’ ilkesini oluşturur.
‘Çoğulculuk’, her görüşe ve anlayışa saygılı olunmasını ve azınlığın haklarının da korunmasını sağlar.
Yurttaşlarına hukuk güvenliği sağlayan, yöneticilerin de hukuka bağlı olmasını düzenleyen ilke ‘Hukuk Devleti’ ilkesidir. Hukuk devletinde yönetim denetime tabidir. Hukuk devletinde hiçbir kimse ya da zümreye imtiyaz tanıyamaz.
Hukuk devleti ilkesinin olmazsa olmazı; yasama, yürütme ve yargının ayrı organlarda temsil edilmesi olan ‘Kuvvetler Ayrılığı’ ilkesidir. Bu ilke ile iktidarların tekelinin kırılması amaçlanır. Diğer bir ifade ile bu ilkeyle, demokrasinin yurttaşların hakları ile birlikte kendisini koruması da güvence altına alınmıştır.
Bu ilkeler, insanın insanca yaşamasının garantisidir ve bütüncül olarak uygulanmaları gerekmektedir.
Gelelim düşünen tek canlı insana. Her şeyi düşünebilir. Kendi dışındaki nesnelerin, hatta kendinin bile gerçekte var olmadığını düşünebilir ama düşünemeyeceği tek bir şey vardır, düşünmek! Bu özelliği onu diğer canlılardan ayırır. İnsan üreten, gelişen, geliştiren bir varlıktır.
Peki, neden düşünebilen tek canlı insan dünyayı kendi soyuna dar eder? İşte bütün mesele… Bu yüzden dünyanın en büyük savaşı birlikte yaşayabilme savaşıdır.
Felsefenin ilkelerinden biri ‘Karşıtların Birliği’dir. Bu birbirine karşıt olan kavramların aslında iç içe olduğunun ifadesidir. Konumuzla ilişkilendirecek olursak kazanma ve kaybetmenin iç içe olduğunu belirtmek istoruyum. Kazananın olabilmesi için bir kaybedenin olması gerekmektedir.
Bu nedenle kazanmak kadar kaybetmekte bir gerçekliktir. Kaybetmeyi hazmetmek bir erdemdir. Kaybetmenin nedenlerini irdelemek ise bir öğrenme biçimi…
İstanbul seçimleri bu yüzden ülkemizin demokrasisi için önemli bir adımdır. Demokrasinin değerini anlama, onu yaşama ve yaşatma adına çok önemlidir. İnsanlık tarihi bilgi ile sürekli değişim ve dönüşümler geçirmektedir. Bu süreç ülkemiz demokrasi tarihi için bir değişim ve dönüşüm süreci olacaktır.
Demokrasi bir yaşam biçimidir. Demokrasi bilinci oluşturmak ise yukarıda belirtilen ilkelerin içselleştirilmesiyle mümkündür. Aksi bütün varlığını kazanmak üzerine kurgulayanlar demokrasinin önünü tıkarlar ve asla demokrat olamazlar.
İnsan olarak bilinçli bir var oluş sürdürebilmek; başkalarının varlığına saygı duymak, farklılıklarını hoş görmek ve birlik oluşturmaktan geçmektedir. Unutmamamız gereken şey hepimizin aynı dünyada yaşıyor olduğumuzdur. O dünyanın güzel bir dünya olması için çalışmak hepimizin görevidir.
Ne demiştik Dünyanın en büyük savaşı birlikte yaşayabilme savaşıdır! İnsanlığın kazanması gereken savaşta budur…
Kurucu ve kurtarıcı liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir…” sözü her şeyi anlatıyor ve biz çok şanslı bir milletiz.
Daha demokratik bir dünyada birlik ve beraberlik içinde yaşayabilme dileklerimle hepinize sağlık ve mutluluklar diliyorum.