Bugün Rize Akademi Kırtasiye'de dostlarla muhabbet ederken iki genç gelip kalem defter vb. aldılar.
İkiside işletmeyi kazanıp Rize'ye gelmişler.
Rizeyi tanımak ve alış veriş için gezerken Akademi'ye gelmişler.
Rize'yi ve Rizeliyi tanımanın ilk ve doğru yerindesiniz dedim. Bunda bir hikmet var deyip güncel "yurt meselesi" konusunu açtım.
Aslen Malatyalı olan ve Bilecikten gelen Ayşe'ye yurt çıkmış ve yerleşmiş. Diğeri ise Samsun'lu yurt başvurusunda yedekte, şimdilik bir yakınında misafirmiş...
Özellikle sordum...problem var mı?
- evet ağbi yurt problemi var dediler.
Rize' ye hoş geldiniz, hayırlı olsun dedikten sonra
İlk öğrenmeleri gereken cümleyi öğrettim.
"Sikinti Yok"
Latife bir yana
Milyonlarca üniversite öğrencisi adayının beklediği Yükseköğretim Kurumları Sınavı yerleştirme sonuçlarına göre;
Devlet üniversiteleri ve vakıf üniversitelerinde çok sayıda bölüm boş kaldı.
169 bölüm hiçbir aday tarafından tercih edilmedi.
Yani 850 bin kontenjanın 200 bini yani yüzde 25’i boş kalıyor.
200 bin boş kontenjan kaydolmayanlarla birlikte 280 bine çıkacak.
Bunun 80 bini ek kontenjanlarla dolsa da 200 bin yine boş kalacak.
Yani okumak isteyen çocuklar dışarıda, öğrenci gelecek diye yapılan planlar çöpte.
21 bin bölüm boş kalmış durumda.
Yapılması gereken üniversite açıp, boş bölümlerle var olması mı yoksa planlı üniversite açıp tüm bölümlerin dolu olması mı ?
Ve sonrası mezun olan on binlerce işletme, iktisat...vb mezunu...orda da bir plansızlık...
Ayrıca genel bir kampüssüzlük problemi; Üniversitelerin Fen-Edebiyat Fakültesi şehrin bir uçunda, Tıp fakültesi öteki ucunda, bazı bölümler şehrin ortasında bir yerde. Adı üniversite ama butik otel mantığında çalışan ticarethane gibi dağınık…
Özellikle istanbul'da vakıf üniversiteleri 3 harfli market zincirleri gibi her yerdeler. Her semtte mahalle arasında apartmanın 4 üncü katında, sanayi bölgesinde !
Planlı ve herşeyi ile organize olacak üniversitelerin tüm bölümleri, fakülteleri, öğrenci yatakhaneleri, cafeleri, spor salonları, laboratuvarları vs. yerleşkenin içinde yani üniversite herşeyi ile geniş bir alanda kurulsa, adı " xxx üniversite kampüsü " olması daha yararlı olmaz mıydı ?
Bir de Kazanıp kaydını yaptıranlar ne durumda ona bakalım şimdi.
Üniversiteler yüz yüze eğitime başlarken başta büyükşehirler olmak üzere ülke genelinde barınma ile alakalı her yıl yaşanan rutin sorunlar devam ediyor.
Ben 1991 de üniversite öğrencisi olarak Ankaraya gittigimdede benzer sorunlar vardı.
Rize Anavatan Partisi Milletvekiline ulaşıp yedekteki durumumuzu anlatmış, soruna care aramıştım. Aradan geçen 30 sene ve aynı sorunlar, konuşmalar, tartışmalar hala devam ediyor.
30 sene uzun bir süre. 3 sene değil, 10 sene değil. 3×10=30 sene :)
Sorunlar aynı, oyuncular aynı ama çözüm hep çözümsüzlük gibi duruyor.
Peki neden?
Düşünemeyen bir millet miyiz?
Öngörümüz mü yok?
Yoksa bir şeyleri bir şeylere reva mı görüyoruz ya da feda mı ediyoruz ?
Artan kiralar ve yurtlardaki kapasite yetersizliği nedeniyle kalacak yer bulamayan üniversite öğrencileri, “Barınamıyoruz” sloganıyla birçok ilde çeşitli eylemler düzenliyor.
Bir sorun olduğu gerçeği gözardi edilemez. Lakin eylem ve söylem biçimleri açıkcası çok samimi gelmiyor bana.
Öğrencilerin barınma sorununa belediyeler, sivil toplum kuruluşları, iş insanları çözüm bulmaya çalışıyor.
Üniversite sayıları arttı, öğrenci sayıları da çoğaldı, devlet yurtları yetersiz kaldı. Konuyu başka yönlere çekip, dikkatleri dağıtmanın hiçbir alemi yok, hiçbir faydası da yok.
YÖK’ün verilerine göre, 2000 li yıllarda toplam öğrenci sayısı 1 milyon 882 bin 630. Fili yurda ihtiyacı olan ogrenci sayısı yaklaşık 350 bin idi o yıllarda. O yıllarda Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü’ne ait 190 yurt vardı.
Bana göre yanlış olan “Her ile bir üniversite” projesi ve "kayıt olana 99 burs !" sloganlarıyla yeni vakıf üniversiteleriyle 2002’de 93 olan üniversite sayısı, 2020’de 203’e yükseldi. Öğrenci sayısı da artarak 8 milyon 240 bin 997 oldu. Türkiye nüfusunun 10'u üniversite öğrencisi !
Dünyada bir benzeri var mı ? Bilemiyorum.
Lakin bu 8 milyon öğrencinin çok büyük bir bölümü açık öğretim ve uzaktan eğitim modelinde yani yurt gereksinimi olmayan öğrenci şeklinde.
Yüzyüze örgün eğitime tabi olan öğrenci sayısı yaklaşık olarak 3.5 milyon...
Bu 3.5 milyon öğrencinin 40'a yakını da kendi ilindeki üniversitede kayıtlı. Kısaca ailesi ile yaşamakta.
Neticede yurda ihtiyacı olabilecek öğrenci sayısı kabaca 2 milyon civarında.
KYGM’ye ait yurt sayısı 2020’de 773.
Bu yıl resmi yurt başvurusu
434 bin, bunlardan 384 bin öğrenci ilk aşamada yerleştirildi. Yani başvuru yapanların 89' u ilk yerleştirmede yerleşti. Geriye kalan
11 de 2. yerleştirilmede yerleşecektir...
Bu veriler, hem yurt başına düşen öğrenci sayısında hem de KYGM’nin barınma ihtiyacını karşılayabildiği öğrenci oranında 2002’ye göre daha iyi olduğu anlamına geliyor. Sadece barınma değil son yıllarda barınma ihtiyacı yani salt yatak ihtiyacının yanında yaşam kalitesini artıracak şekilde yaşam alanı sunan yeni yurtlar yapıldı. Ha yeterli mi değil...
Ayrıca pandemi dolayısıyla odadaki kişi sayılarınında azaltılmış olması gerçeğini görmek gerekir.
Burada problem, ihtiyacı önceden görüp önlem almak olabilirdi.
Çözüm mü?
“Mağduriyetimizi giderin” diyenleri dinlemek !
Samimi çözümler üretilebilir.
Hızlı bir reflekske Çözüm olarak, gençleri sokaklarda bırakmamak adına kamu misafirhaneleri öğrencilere tahsis edildi.
Burada aslolan devletin fırsat eşitliğini sağlamak adına, ihtiyacı olan öğrencilere ücretsiz barınma, beslenme ve ulaşım imkânı sağlamasıdır.
Yap-kirala’ modeliyle açık kapatılabilir, üniversite gençliği güvenli ve konforlu mekânlarda barınma imkânına kavuşturulabilir.
Kira zamları durdurulabilir. Zamların geri alınması ve kamu denetimi altına alınması için somut adımlar atılmalıdır.
Öğrencilerin, eğitimleri dışında başka sorunlarla uğraşmadığı, sadece tahsilleriyle ilgilendiği olanaklar hazırlanmalıdır.
Kısaca Amaç-Hedef doğru tespit edildiğinde uygulama kolaylaşır. Yeter ki içinde saf iyi niyet olan düşüncelerle yarınlara bugünden yatırım yapmak olsun.
Anasayfa
Yazarlar
Mustafa Barış ÖZTÜRK
Yazı Detayı
Bu yazı 558+ kez okundu.
RİZE'DEN BAKIŞ. YURT MESELESİ.
Bugün Rize Akademi Kırtasiye'de dostlarla muhabbet ederken iki genç gelip kalem defter vb. aldılar.
İkiside işletmeyi kazanıp Rize'ye gelmişler.
Rizeyi tanımak ve alış veriş için gezerken Akademi'ye gelmişler.
Rize'yi ve Rizeliyi tanımanın ilk ve doğru yerindesiniz dedim. Bunda bir hikmet var deyip güncel "yurt meselesi" konusunu açtım.
Aslen Malatyalı olan ve Bilecikten gelen Ayşe'ye yurt çıkmış ve yerleşmiş. Diğeri ise Samsun'lu yurt başvurusunda yedekte, şimdilik bir yakınında misafirmiş...
Özellikle sordum...problem var mı?
- evet ağbi yurt problemi var dediler.
Rize' ye hoş geldiniz, hayırlı olsun dedikten sonra
İlk öğrenmeleri gereken cümleyi öğrettim.
"Sikinti Yok"
Latife bir yana
Milyonlarca üniversite öğrencisi adayının beklediği Yükseköğretim Kurumları Sınavı yerleştirme sonuçlarına göre;
Devlet üniversiteleri ve vakıf üniversitelerinde çok sayıda bölüm boş kaldı.
169 bölüm hiçbir aday tarafından tercih edilmedi.
Yani 850 bin kontenjanın 200 bini yani yüzde 25’i boş kalıyor.
200 bin boş kontenjan kaydolmayanlarla birlikte 280 bine çıkacak.
Bunun 80 bini ek kontenjanlarla dolsa da 200 bin yine boş kalacak.
Yani okumak isteyen çocuklar dışarıda, öğrenci gelecek diye yapılan planlar çöpte.
21 bin bölüm boş kalmış durumda.
Yapılması gereken üniversite açıp, boş bölümlerle var olması mı yoksa planlı üniversite açıp tüm bölümlerin dolu olması mı ?
Ve sonrası mezun olan on binlerce işletme, iktisat...vb mezunu...orda da bir plansızlık...
Ayrıca genel bir kampüssüzlük problemi; Üniversitelerin Fen-Edebiyat Fakültesi şehrin bir uçunda, Tıp fakültesi öteki ucunda, bazı bölümler şehrin ortasında bir yerde. Adı üniversite ama butik otel mantığında çalışan ticarethane gibi dağınık…
Özellikle istanbul'da vakıf üniversiteleri 3 harfli market zincirleri gibi her yerdeler. Her semtte mahalle arasında apartmanın 4 üncü katında, sanayi bölgesinde !
Planlı ve herşeyi ile organize olacak üniversitelerin tüm bölümleri, fakülteleri, öğrenci yatakhaneleri, cafeleri, spor salonları, laboratuvarları vs. yerleşkenin içinde yani üniversite herşeyi ile geniş bir alanda kurulsa, adı " xxx üniversite kampüsü " olması daha yararlı olmaz mıydı ?
Bir de Kazanıp kaydını yaptıranlar ne durumda ona bakalım şimdi.
Üniversiteler yüz yüze eğitime başlarken başta büyükşehirler olmak üzere ülke genelinde barınma ile alakalı her yıl yaşanan rutin sorunlar devam ediyor.
Ben 1991 de üniversite öğrencisi olarak Ankaraya gittigimdede benzer sorunlar vardı.
Rize Anavatan Partisi Milletvekiline ulaşıp yedekteki durumumuzu anlatmış, soruna care aramıştım. Aradan geçen 30 sene ve aynı sorunlar, konuşmalar, tartışmalar hala devam ediyor.
30 sene uzun bir süre. 3 sene değil, 10 sene değil. 3×10=30 sene :)
Sorunlar aynı, oyuncular aynı ama çözüm hep çözümsüzlük gibi duruyor.
Peki neden?
Düşünemeyen bir millet miyiz?
Öngörümüz mü yok?
Yoksa bir şeyleri bir şeylere reva mı görüyoruz ya da feda mı ediyoruz ?
Artan kiralar ve yurtlardaki kapasite yetersizliği nedeniyle kalacak yer bulamayan üniversite öğrencileri, “Barınamıyoruz” sloganıyla birçok ilde çeşitli eylemler düzenliyor.
Bir sorun olduğu gerçeği gözardi edilemez. Lakin eylem ve söylem biçimleri açıkcası çok samimi gelmiyor bana.
Öğrencilerin barınma sorununa belediyeler, sivil toplum kuruluşları, iş insanları çözüm bulmaya çalışıyor.
Üniversite sayıları arttı, öğrenci sayıları da çoğaldı, devlet yurtları yetersiz kaldı. Konuyu başka yönlere çekip, dikkatleri dağıtmanın hiçbir alemi yok, hiçbir faydası da yok.
YÖK’ün verilerine göre, 2000 li yıllarda toplam öğrenci sayısı 1 milyon 882 bin 630. Fili yurda ihtiyacı olan ogrenci sayısı yaklaşık 350 bin idi o yıllarda. O yıllarda Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü’ne ait 190 yurt vardı.
Bana göre yanlış olan “Her ile bir üniversite” projesi ve "kayıt olana 99 burs !" sloganlarıyla yeni vakıf üniversiteleriyle 2002’de 93 olan üniversite sayısı, 2020’de 203’e yükseldi. Öğrenci sayısı da artarak 8 milyon 240 bin 997 oldu. Türkiye nüfusunun 10'u üniversite öğrencisi !
Dünyada bir benzeri var mı ? Bilemiyorum.
Lakin bu 8 milyon öğrencinin çok büyük bir bölümü açık öğretim ve uzaktan eğitim modelinde yani yurt gereksinimi olmayan öğrenci şeklinde.
Yüzyüze örgün eğitime tabi olan öğrenci sayısı yaklaşık olarak 3.5 milyon...
Bu 3.5 milyon öğrencinin 40'a yakını da kendi ilindeki üniversitede kayıtlı. Kısaca ailesi ile yaşamakta.
Neticede yurda ihtiyacı olabilecek öğrenci sayısı kabaca 2 milyon civarında.
KYGM’ye ait yurt sayısı 2020’de 773.
Bu yıl resmi yurt başvurusu
434 bin, bunlardan 384 bin öğrenci ilk aşamada yerleştirildi. Yani başvuru yapanların 89' u ilk yerleştirmede yerleşti. Geriye kalan
11 de 2. yerleştirilmede yerleşecektir...
Bu veriler, hem yurt başına düşen öğrenci sayısında hem de KYGM’nin barınma ihtiyacını karşılayabildiği öğrenci oranında 2002’ye göre daha iyi olduğu anlamına geliyor. Sadece barınma değil son yıllarda barınma ihtiyacı yani salt yatak ihtiyacının yanında yaşam kalitesini artıracak şekilde yaşam alanı sunan yeni yurtlar yapıldı. Ha yeterli mi değil...
Ayrıca pandemi dolayısıyla odadaki kişi sayılarınında azaltılmış olması gerçeğini görmek gerekir.
Burada problem, ihtiyacı önceden görüp önlem almak olabilirdi.
Çözüm mü?
“Mağduriyetimizi giderin” diyenleri dinlemek !
Samimi çözümler üretilebilir.
Hızlı bir reflekske Çözüm olarak, gençleri sokaklarda bırakmamak adına kamu misafirhaneleri öğrencilere tahsis edildi.
Burada aslolan devletin fırsat eşitliğini sağlamak adına, ihtiyacı olan öğrencilere ücretsiz barınma, beslenme ve ulaşım imkânı sağlamasıdır.
Yap-kirala’ modeliyle açık kapatılabilir, üniversite gençliği güvenli ve konforlu mekânlarda barınma imkânına kavuşturulabilir.
Kira zamları durdurulabilir. Zamların geri alınması ve kamu denetimi altına alınması için somut adımlar atılmalıdır.
Öğrencilerin, eğitimleri dışında başka sorunlarla uğraşmadığı, sadece tahsilleriyle ilgilendiği olanaklar hazırlanmalıdır.
Kısaca Amaç-Hedef doğru tespit edildiğinde uygulama kolaylaşır. Yeter ki içinde saf iyi niyet olan düşüncelerle yarınlara bugünden yatırım yapmak olsun.
Ekleme
Tarihi: 02 Ekim 2021 - Cumartesi
RİZE'DEN BAKIŞ. YURT MESELESİ.
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.