Bir ahşap sandalyede oturuyorum
Eskitme boyayla boyadığım
Resim öğretmenimin manken diye oturttuğu sandalyede
Ahşap bir köy evinde doğduğumdan mı bilmem
Tahta beşikte sallandığımdan mı
Masaj koltuklarına inat
Eski bir sandalyede buluyorum kendimi
Çam ağacının tepesinden
Annemin kesip yonttuğu
Karalahana çorbasını karıştırmak için
Bazen de yoğurdu ayran yapmak için
Ahşap çark asılıyor köşede
Şimdilerde mikser diyorlar bu işi yapan alete
Ahşap kaşıklar doyuruyor karnımı
Altın kaplama çatala inat
Bakır bakraçta yoğurt mayalıyorum
Kalaycı kalmadığını bile bile
Kullan at eşyalara inat
Bakır sefertasında içiyorum çorbamı
Kayın ağacından yapılmış sofraya oturuyorum
Ramazan ayında baklava tadında
Yufkaların açıldığı daire şeklinde sofrada
İs tutmuş camları hapsetse de ışığı
İdare lambası aydınlatıyor dünyamı
Let lambalara inat
Ve sonra sahura beni kaldıran
İki yanında çanlara tokmakla vuran
Çalar saat
Senin melodi yüklü telefonuna inat
Trabzon lastikleri özlem kokar içimde
Kara lastikler
Beni ilk okuluma götüren
Kurşun lastikler
Bir de cizlavit olanları vardı
Genç kızların düğünlerde giydiği
Yamalı futbol topuna şut attıran
Marka ayakkabılara inat
Biraz duman etmeli soba
Biraz çıra kokmalı odunlar
Patates kuzinede kızarmalı
Rutubet kokmalı yatak dediğin
Kaloriferli evlerde oturanların bilmediği bilemeyeceği
Tahta peyke üstünde ot yatakları olmalı
Biraz batsa da uyku arası sert olanları
Organik nefes alış verişleri bilirim
Çaydanlık odun ateşinde kaynamalı
Közde almalı demini
Dedemin tütün kokan ahşap bavulundan çıkarıp
Çakısıyla kestiği
Bir dilim taş fırın ekmeği
Beş yıldızlı mutfaklara inat
Bir de fokur fokur kaynayan
Peşkonun üzerindeki demlikten doldurduğu
Rize çayı
Burnumda tüter kokusu yıllardır kaybolmadan
Süt tozuna bandırıp yediğimiz
Çeyrek ekmek kadar lezzetli