Şanslıyım ben; müthiş bir kızım, şahane bir oğlum ve onların anneleri var; ve anneleri bakın ne diyor, ne anlatıyor gözleriyle…
Tabii ki görebilene, duyabilene; yani kısaca “sevene”…
“Erken bir yaşta evliliğe adım attığımda, “annelik” hakkında hiçbir fikrim yoktu. İlk çocuğum Elif Ecrin’i kucağıma aldığımda ise yeryüzünde hiçbir duygunun bu kadar müthiş, mukaddes olabileceğini düşünmemiştim. Mutluluk ötesi bir histi. Minicik bedene dokunmak ürkütücü, bir o kadar da harikaydı. İkinci çocuğum Asaf Barış’la artık bir bütündüm.
Nefesim, kalp atışlarım ve yaşamımın “her saniyesi” onlardı.”…
Ben öyle okudum, hissettim işte…
Yine şanslıyım ben, annem hayatta; sağlıklı, fedakar ve harika bir anne…
* * *
“Üşüdüm üstümü örtsene anne! ” der mi hiç bir çocuk, annesi yanı başında olsa?
Annesini kaybetmiş, ömür boyu o özlemle yaşayacak olanlar dışında.
Ne postlar ve ne dostlar vardır yanında ama ısıtmaz annesizin üşüyen yüreğini değil mi?
Annesi hasta olanlar, annesi babası ayrılmış çocuklar…Onlar ne hisseder peki?…Hele hele babalarıyla birlikte annesine süpriz hazırlayan diğer çocukları görünce…
Ellbete kendi canınızdan can verdiğiniz bir canlı ile aramızda fizyolojik, pisikolojik, kimyasal, hormonal bir bağ var.
Annelik sevgisi, kayıtsız şartsız, beklentisiz sevmek değil mi? Bu sebeple…
Gelin kızı ile annesi arasındaki o bağ, bakın nasıl dile gelmiş…
“Babamın bir atı olsa binse de gelse, annemin yelkeni olsa açsa da gelse” diyerek hem ağlayıp hem gelin gittiğinde kızlar; kırmızı duvağın altında dökerken gözyaşını, anasının buğulu gözlerini arıyor kınalı elleriyle…
Eğer bu evlilik kötüye giderse, yine anneye seslenilir, ve…
“Eller kadir kiymet bilmiyor anne, senin kadar kimse sevmiyor anne”
Kelimeler arabesk bir plaktan değil, gözyaşları ile sırılsıklam ıslanmış titrek bir dudaktan dökülür binlerce defa anneye yine!
Bazen kızmak, kırılmak, affedebilmek ve aynı şekilde sevmeye devam edebilmek…
Bir bakın çevrenize sizi böyle seven birileri var mı?
Bir arkadaş, belki eşiniz belki sevgiliniz.
Annenizden başkası olma ihtimalini vermiyorum.
Ha! var ise dört elle sarılın ona. Kolay bulunmaz bir servete sahipsiniz demektir.
Böyle insanların varlığının önemi, hayatınızdan gittiğinde anlaşılır.
Tıpkı annesini kaybetmiş bir çocuğunki gibi. O boşluk hiç dolmaz o özlem hiç bitmez…
Tüm annelere, tüm anne yüreğine sahip olanlara sevgi ve saygıyla.
“Saçlarına yıldız düşmüş koparma anne, aglama!”
dedi bir ağıt daha…
Ağlama ağladım, ağladı dağlandım.
Hafif içine çökmüş gözlerinden yumuşak ama çizgilenmiş yanaklarına düşen bir yaş damlasında boğuldum defalarca. Nefes alamadım.
Sonra mı?
Hayat işte !
TÜM ANNE YÜREĞİNE SAHİP olanlarının ellerinden öpüyorum. #AnnelerGünü’nüz kutlu olsun.
Saygılar