Ankara’nın bozkırından kalkıp Rize’ye gittiğinizde, yeşili hiç olmadığı kadar fark ediyorsunuz. Sahilden başlayıp dağlara doğru, her tarafı bır yorgan gibi sımsıkı kaplayan bitki örtüsü, büyülüyor adeta. O kadar ki, kiremit kaplı evin çatısında rüzgarın taşıyıp bıraktığı tohum yeşererek boy vermiş, kocaman bir çam ağacı olmuş.
Denizin farkına varmayan balıklar gibi, sürekli duranlar da bu yeşilliğin, güzelliğin farkında değil. Haksız da değiller. Yeşil o kadar ağırlıktaki, bir süre sonra açık arazi arıyorsunuz.
Özellikle şehir merkezinden uzaklaşıp köylere doğru yol aldığınızda, sadece su sesi, kuş cıvıltısı eşlik ediyor sizlere, adeta kulaklarınızın pası ssiliniyor. Biraz daha yukarılara, Yaylalara doğru yol yükseldiğinizde, endemik türlerin kapladığı meralar, bir tarafta kar kütleleri, bir tarafta envai çeşit çiçekler eşlik ediyor size. Siz gelmeden Yayla Kuşları ahşap evlerin çatı aralarında yuva hazırlıklarına çoktan başlamış, mesken tutmuş oraları.
Samimiyetle söylemeliyim ki, Rize Vadilerinde, Köylerinde bazı yeşillikleri azaltmazsanız, birkaç yıl sonra evinize girmekte zorlanırsınız. Asfalt yollar bile ağaç fidanlarıyla kaplanır.
Yaş çay toplama telaşı her zamanki gibi, Rize İnsanının karakterine uygun bir hızla devam ediyor. Gece yağan yağmur, sabah açan güneşe yerini bırakıyor, tüm yeşillikleri olduğu gibi Çay bitkisini de coşturuyor. Sulama diye bir şey yok, fasulye sürgünleri bile hiç sulamadan beş altı metre boy veriyor. Boşuna dememişler, “Yağmurun Ülkesi” diye.
Çay Alım Evlerindeki telaş, aynı zamanda komşuların halleşme mekanları olmuş. Fabrikadan gelecek kamyonu beklerken, bir taraftan naylon sergiler içerisindeki taze çay sürgünleri yanmasın diye telaş ederken, diğer taraftan, komşularla her telden muhabbete kapı aralanıyor.
Rize Sahilinde yapılan Çay Çarşısını geziyoruz. Çok güzel bir mimariye sahip. Çayın her çeşidini bulabilirsiniz. Özel bir yer olmuş, planlayan ve yapanlara teşekkür etmek gerekir.
Çarşı Tarihi bir Arasta güzelliğinde, İçerisinde su değirmeninin yer aldığı yapı oldukça otantik. Denize nazir, çok güzel çay içme mekanları var. Küçük sokaklarına çayla ilgili isimler verilse iyi olur düşüncesindeyim. “Çaydanlık Sokak”, “Demlik Sokak”, “Semaver Sokak” “Demli Çay Sokak” “Dem Sokak”, “Yeşil Çay Sokak”, “Beyaz Çay Sokak” gibi.
Bir de Çayın Tarihi sürece anlatılmalı, değirmenin olduğu yapı buna uygun.
Havaalanlarında her şey çok pahalı derler. Rize Havalimanından uçun, yanınıza birkaç Rize Simidi alın, Çaylar ÇAY-Kur’dan. Ortamın güzelliğine dalıp uçağı kaçırmayın.
Çay deyip geçmemek lazım. Tıpkı ÇAY-KUR’un Çay Salonunda yazdığı gibi, “Çay Bazen Çok Şeydir”. İlave yapalım, “Dertleşecek Dostunuz Varsa”