İyi örnekleri anlatmayı severim. Zaman zaman o şöyledir, bu böyledir, o şehir insanı  şunları yapıyor, bunları yapıyor, şehrine, hemşehrisine sahip çıkıyor, ele geçirdiği gücü kendi memleketlisine kullanıyor der dururuz. Burada yadırganacak bir şey varsa, o da kendi insanına, hemşehrisine yararlı olan değil, olmayandır. Dava arkadaşına, hemşehrisine sahip çıkanı takdir etmek, alkışlamak gerekir. Bu gün Rize için örnek bir oluşum, uzun süreli birlikteliğin, iş birliğinin nasıl sağlanabileceğine dair ipuçları veren Rize Grubundan bahsedeceğim. 2010 yılının Nisan Ayından bu yana Ankara’da her ay hiç aksatmadan bir araya gelen, 03 Ocak 2024’te 176.Buluşmasını gerçekleştiren Rize Grubunu incelemeye, irdelemeye çalışacağım. Bürokraside belli görevlerde bulunan, akademik hayatta belli payeler almış  Rizeli yetişmiş insanların, hiçbir himaye kabul etmeden yıllık programlar dahilinde 15 Yıldır her ay bir araya geldiği yapıdan bahsedeceğiz. 2024 Yılında 171 üst düzey bürokrat ve akademisyenin yer aldığı Rize Grubu, her meslekten, her renkten bu kadar insanı, bu kadar uzun süre bir arada tutmayı başarabilmiş, Rize Tarihinde örneği olmayan bir oluşum. Her buluşmada ciddi bir masraf yapıldığı halde, kimsenin parayı görmediği, hiç kimsenin himayesinin, sponsorluğunun kabul edilmediği, kendi içinde oluşturulan bir düzenle, gönüllü bir şekilde bu güne kadar muntazaman bir şekilde yürüyen, bu dostluk hikâyesi gerçekten incelenmeye değer. Bir damar yakalandığında, Rize insanının nasıl birliktelik oluşturabildiğine mükemmel bir örnek. Sadece Rizelilik ortak paydası altında 15 yıldır her ay, bu insanları bir araya getiren, buluşturan, tanıştırıp kaynaştıran oluşum, irdelenmeye değer. Meğer ne çok ortak yanımız varmış. Rize Grubu Buluşmalarında neler konuşulmadı ki, Rize’ye dair. Neler gündem olmadı ki, neler ele alınmadı ki. Havalimanı, Ovit Tüneli, Lojistik Liman, Şehir Hastanesi, Turizm, Dereler, Yaylalar hep konu edildi. Fındıklı’dan İkizdere’ye, bir uçtan diğer uca, Rize Grubunda gündem hep Rize oldu, Rizeliler oldu. Rize Grubu Mensuplarının Rize’yi ne kadar yakından takip ettikleri, doğup büyüdükleri coğrafyayla ne kadar ilgili oldukları,  zaman zaman buluşmalara misafir olarak katılan yerel yöneticilerin dikkatini çekti. Şu soruyu da sormadan geçemeyeceğim. Rize’yi yönetenler, bu muazzam insan kaynağından ne kadar haberdar? Bu yetişmiş insan gücünden gerektiği gibi yararlanabiliyor mu? İnancım odur ki, Rize Grubunun barındırdığı yetişmiş insan kaynağından yeteri kadar haberdar olunmadığı, faydalanılamadığıdır. Neticesinde bu yetkin, yetişmiş kaynaktan Rize için, Rize insanı için daha çok yararlanılması gerektiği, böylece Rize’ye Ankara’dan daha büyük katkıların sağlanabileceği, bu görevin de, Rizeli Siyasetçilere, Rize Valisine, Rize Belediye Başkanına ve diğer yöneticilere düştüğü kanaatindeyim. Rize Grubu yıllardır bu insanları birbirine yakınlaştırdı, tanıştırdı, kaynaştırdı. Kim nerede görev yapıyor bulup çıkardı. İletişim kanallarını sürekli açık tutarak, bilgileri güncelledi. Bu dostluk hikâyesinin senaryo yazarlarını tebrik etmeli. Hiçbir mazeret ileri sürmeden, bu potansiyelin nasıl artırılabileceği, nasıl daha etkin bir şekilde harekete geçirilebileceği üzerinde çalışılmalıdır. Bu konu Üniversitemizde bir tez konusu bile yapılabilir. Rize ile Rize Grubunu daha ileri derecede irtibatlandırmayı başarabildiğimiz zaman, hem Rize Grubunun gücü ve fonksiyonu, hem de Rize projelerinin önü daha da açılacağı kanaatine sahibiz. Haydi Rize, bu hikâye burada bitmesin, üzerine yeni ve daha büyük hikâyeler ekleyelim. Rize Grubu birlikteliği örnek olsun, “Rize Birlik” olsun. Kolektif iş yapmanın, dayanışmanın, yardımlaşmanın önü açılsın. Kim iyi bir şey yapıyorsa destek olunsun. Hem Rize kazansın, hem de Rizeli. Elbette eleştiriler olacaktır, olmalıdır da. Ortada güzel bir birliktelik var, daha iyisinin yapılmasına engel değildir.