Ülkemizde siyasi partilerin tarihine üye olanlar açısından baktığımızda çarpık bir yapılaşma görürüz. Tabii üye sayısını incelerken neden partiye üye olunur sorusu da aklımıza geliyor. Tabii neden milletvekili olunur sorusuna da ülkemizde farklı nedenler çıkar.
Gelişmiş ülkelerdeki siyaset algısıyla bizim siyaset algımız oldukça farklıdır. Ne yazık ki ülkemizde görevin kutsallığından, hizmet aşkından dolayı görev yapmak isteyenlerin sayısı oldukça azdır.
Aday olacak kişi ve kişiler yalnızca yapacaklarını anlatmayla seçilemezler. Ülke kalkınmasında güçlü beyinleriniz olsa da cebinizde yeterli paranız yoksa o makamlara gelme şansınız yoktur. Bazı adaylardan ve seçilenlerden duyduğumuza göre seçimi kazanmak için; bir ev sattım parasını seçim çalışmalarına yatırdım öyle kazandım. Diyen seçilmişlerimiz vardır. Ne yazık ki halk arasında da aday bu kadar harcama yapmış, bu parayı çıkarmak için oradadır diye düşünce geçmektedir ki bu da ülke demokrasisine güven vermemektedir.
Tabii aday olabilmek de ayrı bir muammadır. Siz size yakın bir siyasi görüşten hizmet için görev istediğinizde karşınızda duvarlar var olduğunu görürsünüz. O duvarları demokrasinin gücüyle aşmanız oldukça zordur. Çünkü siyasetimizde aday seçiminde demokratik bir yasa ve yapı yoktur. Çoğu zaman liderin veya liderin çevresindekilerin adamı olmanız gerekmektedir. Eğer onlara yakın değilseniz o bölgelere ulaşma şansınız yoktur. Yani aday olmanız liderlerin iki dudağı arasındadır. Tabii buda hepimizin kabul ettiği gibi demokrasi olmamaktadır.
Eğer demokrasiye inanıyorsak demokrasinin kurallarını işletmeliyiz. Gelişmiş ülkelerin örnekleri karşımızda duruyor. Demokrasilerde asıl olan halktır. Hizmet almak isteyen hizmet vermek isteyeni seçebilmesidir. Aday olmak isteyenlerde yapacaklarını halka veya partililerine anlatmalı beğenilirse aday olabilmeleri gerekir. Birçok ülkede olduğu gibi partililer sandığa giderek adaylarını belirlemelidirler. Partililerin belirlediği adaylarda yaptıkları yanlışları ve doğruları partililerine hesap vererek devam veya dur diyebilecek. Yoksa bir kişinin aday yapma yetkisiyle aday olan vatandaş devamlı kendisini aday yapma gücünde olanın emrinde olacaktır. Bu da demokrasi olmamaktadır.
Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana onlarca seçim yapıldı yüzlerce aday seçildi görev yaptı. Seçim kanunlarını da düzeltmek için değişik zamanlarda değişiklikler yapıldı. Çoktan seçmeli seçim bile yaptık. Ama demokrasinin istediği liderin değil partililerin adayları seçtiği bir sistemi kuramadık.
Tabii bu sistemi değiştirip demokratik seçim olmasına da kararı yine liderlerin vereceğinden kararlar hep olumsuz çıkmaktadır. Umudumuz var mı diye kendimize sorduğumuzda olumsuz sonuçları görüyoruz. Çağdaş gelişmiş bir ülke ve çağdaş yetişmiş bir toplum istiyorsak ülke yönetiminde ki kurallarımızın da demokrasiye uygun olması gerekir.