Ak Parti, 31 Mart yerel seçimlerinde yaşadığı büyük hezimet ve hayal kırıklığından sonra, Ak Parti Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti'nin 18. kuruluş yıl dönümü töreninde açıklamalarda ne söylemişti? "Büyük kongre sürecimiz önemli bir fırsattır. Belde, ilçe, il kongrelerimizi başlatıyoruz." Erdoğan, "Mevcut kadrolarımızla beraber herkesi kongre sürecimize aktif olarak katılmaya davet ediyorum. Kanaat önderleri kimlerse kadromuzu onlarla güçlendireceğiz. Bize Ömerler lazım!.. Bu Ömerleri bulduğumuzda, şuan ki konumumuzdan daha ileriki bir konuma geleceğiz, hiç endişeniz olmasın." ifadelerini kullanmıştı..   Geriye dönüp 31Mart 2019 yerel seçimlerini bir hatırlarsak, Ak Parti kurulduğu günden beri yapılan birçok seçimde böyle büyük bir hayal kırıklığı ve hezimet yaşamamıştı!.. Özellikle , Fethin sembolü, Fatih’in emaneti, Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk göz ağrısı Şehri İstanbul, vatandaşa üsten bakan metal yorgunu idareciler yüzünden 24 yıl sonra kaybedilerek CHP-HDP ‘ye teslim edildi !. Keza Türkiye’nin Başkenti Ankara ve daha bir çok büyük şehir ile birlikte  Reisin memleketi Rize'de Çayeli, Derepazarı, Fındıklı ve İkizdere İlçeleri elden çıkmıştı!. Peki aradan geçen 18 ay süre zarfında ne değişti?. İstanbul’u kendi elleriyle İmamoğlu’na teslim eden, mikro milliyetçi  Ak Parti İstanbul  İl Başkanı  ve ilçe Başkanları değişti mi ? Tabanın ve halkın sesine neden kulak verilmiyor? Gidişat iyi değil !.. Eski tas eski hamam!.. yukarıda da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ında dediği gibi, kongrelerimizi başlatıyoruz, bize Ömerler lazım yeni Ömerleri bulun demişti!... Şimdi kongreler yapılıyor, acaba AK Parti'yi bu hale getiren metal yorgunu, partiye layık olmayan, ihaleci ,rantçı yöneticiler ve idareciler tasfiye edilip gerçek dava aşkıyla bu davaya inanan yeni Ömer bulundu mu ?. Ya da aranıyor mu?. Bir paragrafta Kostantiniye, Türk aile yapısını yıkmak için oluşturulan Zülüm Sözleşmesine ayıralım: 11 Mayıs 2011 İstanbul’da yapılan Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu toplantısında “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” AK PARTİ  tarafından imzaya açıldı. Sözleşmeyi her ülke adına Dışişleri Bakanları attığı için Türkiye adına dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu imzaladı. İstanbul Sözleşmesi, imzaya açılmasından sonra, TBMM Genel Kurulu'nda 24 Kasım 2011 tarihinde AK Parti, CHP, MHP ve HDP’nin oybirliğiyle 246 kabul ve sıfır ret oyuyla Meclis'te onaylanmıştı. Peki bu zülüm sözleşmesi sonrasında neler oldu, Kadın cinayetleri mi azaldı?  Bilakis 2010-2011 yıllarında kadın cinayeti ortalama 100 iken,2019 yılında Türkiye’de 475 kadın cinayete kurban gitti ve halen gitmeye devam ediyor! Kadınların sözü esas alındığından dolayı binlerce erkek, mağdur edilerek aileler parçalandı yıkıldı !.. LGBT’liler daha fazla özgürlüğe kavuşarak meşru bir zemine oturdular… Bu zülüm sözleşmesinden dolayı, kuşkusuz en büyük fatura, Ak Parti’ye çıktı ve çıkmaya devam edecektir, Taban büyük bir rahatsızlık duymaktadır. HDP ve CHP’nin desteklediği bir sözleşmeye Ak Parti nasıl destek veriyor inanılır gibi değil !. Ak Parti içten eritilmeye çalışılıyor!.. Çok acilen KADEM tasfiye edilip İstanbul sözleşmesinin feshi sağlanmalıdır !..