‘Cumhuriyetimizin 100. Yılını kutladığımız ve Türkiye Yüzyılını kurgulamaya çalıştığımız şu günlerde Milli Eğitim Bakanlığı müfredat düzenlemeleri üzerinde çalışmaktadır. Görülüyor ki 100 yıldır hala neyi, ne kadar, ne amaçla öğretmemiz gerektiği konusunda bir karara varılamamış; bakanlardan, bürokratlardan bağımsız; ayakları üzerinde durabilen bir sistem oluşturulamamıştır. Oysaki bireysel farklıkları göz önünde bulunduran, evrensel eğitim ilke ve esaslarını temel alan, bağımsız düşünceyi destekleyen, kendi kendini denetleyebilen bir yapı kurulabilirdi ve hala kurulabilir. Ama bunu kurabilmenin en önemli yolu öğretmeni sistemin öznesi olarak görmekten geçmektedir. Neyi, ne kadar, ne amaçla, nasıl öğreteceğiniz sorularına her sistem ayrı cevap verebilse de kiminle öğreteceksin sorusunun yegane cevabı öğretmendir. Bu nedenledir ki sistem öğretmenin iyi olma halini desteklemelidir.
Öğretmenin geçim sıkıntısı çekmeyeceği, kariyer basamaklarının netleştiği, mobbinge ve angaryaya maruz bırakılmadığı, sadece denetlenen değil de rehberlik edilebilen bir eğitim yönetimi ile desteklendiği bir sistem geliştirmeliyiz. Aksi takdirde yapılacak tüm düzenleme ve çalışmalar üzerinde oynanmış, ne tarafından bakarsanız o taraftan yorumlanabilecek istatiksel verilerden öteye geçemeyecektir. Memleket evlatlarının nitelikli ve bilimsel temelli eğitime erişimi için öğretmenin ışığına ihtiyacımız var.