Bu ARALIK Sadece Kendinizi Düşünmeye Bir Ara Verin!
Birleşmiş Milletler’in 1992 yılında almış olduğu karar sonrası “Uluslararası Engelliler Günü” olarak ilan edilen 3 Aralık Dünya Engelliler Günü, engelli insanları anlayabilmek ve sorunlarına dikkat çekebilmek açısından önemli bir gün. Fakat bir güne indirgenmiş diğer bütün önemli günler gibi basmakalıp bir anlayış ve sadece kutlama programlarına, etkinliklere sığdırılarak atlanılmaması gereken bir gün…
Toplumsal yaşama katılmak ve rol üstlenebilmek normal bireylerin olduğu kadar herhangi bir özre sahip engellenmiş bireylerin de hakkı olarak görülmelidir. Otobüste, sinemada, parkta, alışveriş merkezlerinde, okullarımızda kısacası bireyin hayata dokunduğu her ortam ve alanda engelli bireylerin de var olma kendilerini gerçekleştirebilme hakları bulunmaktadır. İşte bunun gerçekleştirilebilmesi adına 3 Aralık kutlama programları ve etkinliklerine sıkıştırılıp bırakılmadan farkındalık oluşturulmalıdır. Birkaç ziyaret ve hediye ile engelli bireylerin sorunlarının aşılamayacağı aşikârdır. Son 15 yıldır devletimiz engelli bireylere yönelik yasal düzenlemeler açısından büyük atılımlar gerçekleştirmiş ve engelli bireylerin toplumsal yaşamdaki tüm haklarını garanti altına almıştır. Bu düzenlemeler doğrultusunda bakıldığında engelli bireylerin yaşadıkları sorunların büyük çoğunluğunun yasal düzenlemelerden kaynaklı değil, yasaları uygulamak ve yürütmek görevi olan normal bireylerin engelliliğe dair farkındalıklarının ve olumlu tutumlarının olmayışıdır.
Engellilik sadece engelli bireyin kendisini ilgilendiren bir durum veya sorunmuş gibi algılanmamalıdır. Engellilik; engelli bireyin yaşantısını olduğu kadar doğrudan ailesini de etkileyen bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Toplumun en küçük yapı taşı olan ailenin etkilendiği bu durumdan toplumun diğer bütün katmanlarının etkilenmeden kurtarabileceği düşünülmemelidir. Bunun yanı sıra engelli bireylerin karşılaştığı sorunların büyük ağırlığı engelli bireylere eğitim veya bakım hizmeti veren profesyonellerin de üzerine yüklenmektedir. Engelliliğe dair toplumsal duyarlılığın düşük olması nedeniyle bütün sorunları aile, eğitimci veya bakım hizmeti veren elemanların çözmesi gerekiyormuş gibi bir yanlış bakış açısı topluma hakim olmaktadır.
Bizler engelli bireylerin normal bireylerle birlikte toplumsal yaşamda ayrımcılığa uğramadan yan yana rol üstlenmesini ve toplumla bütünleşmesinin sosyal yaşantımızda büyük katkılar sağlayacağını düşünmekteyiz. Bu nedenle engel tür ve derecesi ne olursa olsun engelli bireylerin toplumsal yaşamda var olabilmeleri için gerekli çalışmaların yapılmasını beklemekteyiz. Bunun yanı sıra bizler hiçbir engel tür ve derecesinin, diğer engel tür ve derecelerine oranla daha önemli ve imtiyazlı olmadığı düşüncesindeyiz. Şu bilinmelidir ki engelliliğe dair top yekun bir eylem planı oluşturulmadığı müddetçe sadece belirli engel gruplarına yönelik planlamaların yapılması sac ayağının topal kalmasına neden olacak ve engelli bireylerin toplumla bütünleşmesinin önünde en büyük set olacaktır.
Engel tür ve derecelerinin birbirlerine önem bakımından üstünlüğü olmayacağı gibi farklı engel tür ve derecelerine yönelik eğitim hizmetleri sunan profesyonel eğitimcilerin de birbirlerine dair ayrımcılık oluşturacak bir üstünlüğü bulunmamaktadır. Bizler farklı engel tür ve derecelerine hizmet eden eğitimciler olsak da top yekun özel eğitim camiasının bir parçasıyız ve bunun bilincinde olarak hareket etmeliyiz. İster kamuda ister özel sektörde engelli bireylere hizmet ediyor olalım, profesyonel eğitimcinin önceliğinin engelli bireylerin normalleşmesine katkı sağlamak olduğunun bilincinde olmalıyız. Bizler profesyonel eğitimciler olarak romantik bir bakış açısına sahip olamayız. Literatürün haricinde adlandırmalarda bulunarak engelli bireylere değer veriyormuş gibi bir yanılgının ve aldatmacanın içine düşmek engelli bireylerin sorunlarını gölgelemekten öteye geçmeyecektir. Mesleğinin gereğini profesyonelce yerine getiren eğitimcilerin engelli bireylerin hayatlarına yaptıkları dokunuşlar bireylerin toplumsal yaşamdaki sorunlarını çözmeye yönelik olmalıdır.
Bütün bu değerlendirmeler ışığında biz profesyonel eğitimciler, engelli birey ve ailelerinin yaşadıkları sorunların farkında olduğumuzu bulunduğumuz her ortamda açık yüreklilikle çözüm önerileri sunarak dile getirmek ve farkındalık oluşturmak yükümlülüğüne sahibiz. Üstümüze düşen bu yükümlülüğü tam anlamıyla yerine getirebildiğimiz müddetçe engelli bireyler toplumsal yaşamda daha çok var olabilme şansını yakalayabileceklerdir. Özürün engele dönüşmediği bir yeni 3 Aralık temennisi ve engelli bireylerin sorunlarının farkında olmanız dileğiyle….
Feyyaz ŞENTÜRK
Özel Eğitim Uzmanı
Özel Eğitim Uzmanı
Özel Eğitim Çalışanları ve Eğitim Derneği Başkanı