Ben Rize’yi katıksız seviyorum
Ona sunduklarımı zaman zaman anlamasa da Rizeliyi çok seviyorum.
“Ya ben anlatamadım ya sen anlamayısun” deyip, geçiyorum.
Üstüne bir de demli çay içiyorum.
Rize’nin neyini seviyorum biliyor musunuz?
Yağmur yağarken elinde şemsiye olan insanların saçak altında yürümelerini seviyorum.
Başın ağrıdığında ağır baş iyidir diyen adamı seviyorum.
Adam samimi bir kere arkadan film çevirmiyor.
Bu şehrin yıldızları var.
Onlara dokundum.
Futbol topundan ıslık sesi çıkaran adam Şenol Birol’u,
telefon kulübesi gibi dar alanda çalım atabilen Hakan Tecimer’i,
futbolun veziri Hasan Vezir’i,
altın saçlı altın yürekli Hüsnü Kürkçü’yü tanıdım, sevdim.
Rize’nin her santim metresine aşığım ben seviyorum.
Herkes gibi değil ama herkes gibi değil.
İyi tarafını sevdiğim gibi kötü tarafını da seviyorum
Yaylalarını, denizini sevdiğim gibi insanını da seviyorum
Güneşini, yazını sevdiğim gibi yağmurunu da seviyorum.
Ne Çayeli ne Ardeşen ne de Pazar’a kadar
Rize’yi Rizeli’yi seveceğim mezara kadar