Teknolojinin sağladığı katma değeri belirtmek için kum örneği verilir. Şöyle ki, kumu inşaatta hiçbir işleme tabi tutmadan harca katarak kullanabilirsiniz. Bunun yapının toplam değeri içinde çok küçük bir payı vardır. Aynı kumdan cam eşya üretebilirsiniz. Bu, onu yalın haliyle kullanmaktan göreli olarak size çok daha fazla katma değer sağlar. Son olarak da aynı kumdan silis kaynaklı çip üretimi de yapabilirsiniz ve bunun getirdiği katma değer önceki ikisine oranla çok çok daha yüksektir. O kadar ki bir TIR dolusu çip ihracatı, birkaç gemi dolusu kuru çay ihracatının döviz gelirine eş değer olabilir. Bu nedenle petrol ve doğal gaz ihraç eden Suudi Arabistan veya Rusya gibi ki bunlardan Rusya, çok gelişmiş silah sanayii ile on milyarlarca dolar gelir elde eder, hariç tutulursa, büyük ihracat geliri olan bütün ülkeler, yüksek teknolojili yani yüksek katma değerli sanayi ürünleri ihraç ederler. Başta ABD, Almanya, Japonya, G.Kore ve Çin bunların başlıcalarıdır. Nitekim bu ülkelerin ihracat rakamları 500 milyar dolardan birkaç trilyon dolara kadar değişmektedir. Oysa Türkiye gibi orta gelir tuzağından kurtulmaya çalışan ülkelerde katma değerli ürün imalatı oldukça düşük olup, buna bağlı olarak da ihracatın bileşiminde küçük bir payı vardır. ( 2019’da bu oran 3.62 dir. Yani 5,9 milyar dolar. Halbuki ithalattaki payı ise 23,6’dır. Yaklaşık 24 milyar dolar). Bu yüzdendir ki ihracat çok yavaş artmakta ve çok reklam edildiği gibi 2023’de 500 milyar dolara ulaşması imkânsız görünmektedir. Yıllar sonra, oldukça fazla bir meblağ borçlanarak Çin menşeli bir otomatik robot süpürge aldım. Gerçekten harika bir şey. Baştan kurulumunu yapıyorsunuz ve ondan sonra siz hep oturuyorsunuz. Evinizi sizin yerinize robot süpürge pirü pak ediyor. İşi bitince de “Tamam” deyip şarj yuvasına gidiyor. İşte yüksek katma değerli ürün budur ve size bu tür ürünler yüzlerce milyar dolar getirir. Geleneksel çay, un, ham demir veya çimento ihracatı değil. İşte tüm bu gerçekleri göz önüne alarak yurtiçi piyasadan çok, Kafkasya, İran ve Orta Asya Pazarlarına yönelik olarak ilimizde bir “İleri Teknoloji Üretim Bölgesi” kurulabilir. Bu yapıyı kurup işletecek insan kaynağı yurt içinden temin edileceği gibi, Rize Fen Lisesi,Teknik Liseler ve RTEÜ Mühendislik Fakültesi baz alınabilir. Ayrıca kaliteli bir Tasarım Fakültesi ve İleri Teknolojiler Yüksek Okulu ve de üniversiteye bağlı bir Teknokent kurulursa bu eksiklik giderilmiş olacaktır. Elbette bu sıra dışı yapı, durup dururken, kendi kendine gerçekleşmez. Başta Ticaret ve Sanayi Odası,  Rize Valiliği, Rize Belediyesi, Rize Üniversitesi’nin yoğun gayretleri ve hükümetin vereceği teşviklerle olur. Şuna emin olunmalıdır ki, böyle bir merkezin kurulup, tam kapasite ile üretime geçmesi ve ihracatta da başarılı olunması halinde ilin çay ve turizm gelirini kat be kat geçecektir. Not: Bu münasebetle tüm okuyucularımın mübarek ramazan bayramını tebrik ederim.