Yağmurun başkenti Rize’ye bile doğru dürüst yağmur yağmıyor. Hele kar, şöyle bir yüzünü gösterip çekti gitti. Ülkenin ana metropolü İstanbul ve çevresine ise neredeyse bir yıldır doğru dürüst yağmur yağmadı dersek yalan söylemiş olmayız. Çoğu zaman gökyüzü simsiyah bulutlarla kaplanıyor ama yağmur Hak getire.
Megapol için son derece önemli olan tatlı su barajları neredeyse tamamen kurumak üzere. İSKİ’nin doluluk oranlarını vermesine gerek yok çünkü millerce uzaklıktan bakılınca bile baraj göllerinin ne kadar kuruduğu etrafındaki çorak alanlardan belli oluyor. Göl giderek küçülürken, çatlayan toprak üzerinde yükselen tarihi su kemerleri iyice ortaya ortaya çıkıyor.
İstanbul böyle de diğer şehirlerimiz farklı mı? Bursa, Ankara, Adana, Kocaeli, Konya,Yalova, Muğla…Derin bir susuzluk çeken şehirlerimizden birkaçı. Bu durumda başta İstanbul ve Ankara olmak üzere kuraklık yaşayan tüm kentlerimiz ve hatta bütün Türkiye çapında seferberlik gibi ve çok ciddi önlemler almak gerekiyor. Kısa zamanda tatlı su kaynaklarımızı çoğaltmaktan tutunda, eli kulağında olan görülmemiş bir gıda krizine veya daha fenası kıtlığına karşı radikal tedbirler alınması elzem.
Tabii bunu içinde durumun aciliyetini görüp, hızlı ve akıllıca harekete geçen bir hükümet ve yerel yönetimler olması icab ediyor.
Kuran’da geçen Hz.Yusuf kıssasını hemen herkes bilir.
Firavunun gördüğü rüyayı harika bir şekilde yorumlayınca zindandan kurtulup, Mısır Azizi (Başvezir) olan Hz.Yusuf, yaklaşmakta olan kuraklık tehlikesini zamanında öngörüp, hem su, hem de gıda stoklamaya başlar. O kadar ki Mısır’ın her yerinde büyük su sarnıçları, kuyular açılır, depolar, ambarlar ağzına kadar buğdayla ve pirinçle doldurulur. Derken 7 yıl süren şiddetli kuraklık başlar ve o zaman ki bilinen dünyada Mısır hariç her yer açlık ve susuzluktan kırılır. Buna karşılık Mısır her tarafa buğday ve pirinç satarak hazinesini altın doldurur. Bu olay Hz.Yusuf’un Firavundan daha ünlü olmasını ve insanları Hak yoluna çağırması için rahat rahat çalışmasını sağlar.
İşte şimdi bize de bir Hz.Yusuf benzeri basiretli bir idareci lazım. 14 Mayıs seçimini hangi gurup kazansa kazansın, daha uzun yıllar yakamızı bırakmayacağı anlaşılan kuraklığa karşı radikal tedbirler alması gerekiyor. O kadar ki “İstanbul’un 50 yıllık su ihtiyacını karşıladık” söylemi fos çıkan bakanlar gibi değil.
Tabii bu arada Rize Belediyesi’nin de ancak kendi dibine ışık veren santrallerin katlettiği en büyük tatlı su kaynağı derelerden, doğal akışını engellemeden su sağlayıp giderek büyüyen şehrin su ihtiyacını gidermesi gerekecek.
Bir zamanlar su zengini bir ülkeydik. Nasıl böyle kerbelâ’ya döndük diye şapkamızı önümüze koyup, derin derin düşünmeliyiz.