Bayram Ali KAVALCI
Köşe Yazarı
Bayram Ali KAVALCI
 

RAMAZAN AYI BİR MEDENİYETTİR

Müs­lü­man olan mil­let­ler şu­nu unut­ma­ma­lı­dır ki; İs­lâ­mi­yet, Müs­lü­man olan Türk­le­ri be­diî bir şek­le sok­muş ve Ra­ma­zan ayın­da mah­ya, te­miz­lik, ra­bı­ta­lı­lık, ah­lâk tas­fi­ye­si, gü­nah ve za­rar­lı şey­ler­den çe­kin­me, cö­mert­lik ve her­ke­si dü­şün­me ter­bi­ye­si­ni bir ara­ya ge­ti­re­rek, bir; “Ra­ma­zan Me­de­ni­ye­ti” vü­cu­da ge­tir­miş­tir. Öl­mek is­te­yen­ler bi­le; “Şu Ra­ma­za­nı gö­re­yim de öy­le...” di­ye­rek ha­ya­tın­da bir de­fa da­ha id­rak et­mek­le nok­san­sız ahirete göç­me­yi dü­şün­müş­ler­dir. Ra­ma­zan­da 30 gün oruç tu­tan­lar bay­ra­mın bi­rin­ci gü­nü oruç tut­ma­dı­ğın­dan bir şey ye­me­ğe uta­nır ve bir ne­vi gün­düz ye­me­nin ace­mi­li­ği ve mah­cup­lu­ğu için­de­dir. Âde­ta gi­den Ra­ma­zan­dan sı­kı­lır. Ra­ma­zan gi­di­yor, aca­ba bir da­ha se­ne­ye çı­ka­cak mı­yım di­ye ağ­la­yan­la­rı bi­li­rim ben. Hele o Ramazanı karşılayanlar, üç ayları yâni Recep ve Şâban aylarını da tutarlar... Ramazandan sonra Savm-ı Davud’a (Bir gün açıp bir gün oruç tutmaya) meraklı olanlar da her Ramazanın çocukluklarından beri hâfızalarında yer eden tesirlerinin saadeti içindedirler. San­ki Pey­gam­ber efen­di­miz şe­hir­le­ri­mi­ze ge­lir, he­pi­mi­zin saadet ve fa­kir­hâ­ne­mi­ze ruhen misafir olur. Asıl bay­ram Ra­ma­zan bit­tik­ten son­ra de­ğil biz­zat Ra­ma­zan­da olur. Öy­le ki bu bay­ram, se­ne­de bir ay ge­lir, ama onun gel­me­si tam on bir bay­ram se­vin­ci için­de ge­çer. Her hakiki Müs­lü­ma­nın gön­lün­de Allah telanın kor­ku­su ka­dar Ra­ma­zan sev­gi­si de yer et­miş­tir. Bay­ram de­ğil Ra­ma­zan dü­ğün ayı­dır. O dü­ğü­ne her­kes müş­tak­tır. Ra­ma­za­na çok şü­kür on ay kal­dı, di­ye bir ay da­ha yak­laş­ma­nın se­vin­ciy­le göz­le­ri ya­şa­ran­la­rıbi­li­rim.  Ka­dir (Gecesi) gü­nü, Müs­lü­man­la­rın çok mü­te­es­sir bir gü­nü­dür... Câ­mi­ler­de “elveda” evazelerinden ağ­la­ma­dık can kal­maz. Ar­tık o is­mi var cis­mi yok bir Ra­ma­zan ömür­ler ol­duk­ça ge­le­cek, tıp­kı kuy­ruk­lu bir yıl­dız gi­bi sey­re­de­cek­tir... Fakat kuyruğunu götürmez, bırakır. On­dan Türk­ler bir “Ra­ma­zan Me­de­ni­ye­ti” kur­muş­lar­dır. O me­de­ni­yet, gö­rü­yo­ruz ki ruh­lar­da ber­devam­dır.   Kaynak: Ord. Prof. Dr. Sü­heyl Ün­ver       
Ekleme Tarihi: 21 Nisan 2021 - Çarşamba

RAMAZAN AYI BİR MEDENİYETTİR

Müs­lü­man olan mil­let­ler şu­nu unut­ma­ma­lı­dır ki; İs­lâ­mi­yet, Müs­lü­man olan Türk­le­ri be­diî bir şek­le sok­muş ve Ra­ma­zan ayın­da mah­ya, te­miz­lik, ra­bı­ta­lı­lık, ah­lâk tas­fi­ye­si, gü­nah ve za­rar­lı şey­ler­den çe­kin­me, cö­mert­lik ve her­ke­si dü­şün­me ter­bi­ye­si­ni bir ara­ya ge­ti­re­rek, bir; “Ra­ma­zan Me­de­ni­ye­ti” vü­cu­da ge­tir­miş­tir.


Öl­mek is­te­yen­ler bi­le; “Şu Ra­ma­za­nı gö­re­yim de öy­le...” di­ye­rek ha­ya­tın­da bir de­fa da­ha id­rak et­mek­le nok­san­sız ahirete göç­me­yi dü­şün­müş­ler­dir. Ra­ma­zan­da 30 gün oruç tu­tan­lar bay­ra­mın bi­rin­ci gü­nü oruç tut­ma­dı­ğın­dan bir şey ye­me­ğe uta­nır ve bir ne­vi gün­düz ye­me­nin ace­mi­li­ği ve mah­cup­lu­ğu için­de­dir. Âde­ta gi­den Ra­ma­zan­dan sı­kı­lır. Ra­ma­zan gi­di­yor, aca­ba bir da­ha se­ne­ye çı­ka­cak mı­yım di­ye ağ­la­yan­la­rı bi­li­rim ben. Hele o Ramazanı karşılayanlar, üç ayları yâni Recep ve Şâban aylarını da tutarlar... Ramazandan sonra Savm-ı Davud’a (Bir gün açıp bir gün oruç tutmaya) meraklı olanlar da her Ramazanın çocukluklarından beri hâfızalarında yer eden tesirlerinin saadeti içindedirler.

San­ki Pey­gam­ber efen­di­miz şe­hir­le­ri­mi­ze ge­lir, he­pi­mi­zin saadet ve fa­kir­hâ­ne­mi­ze ruhen misafir olur. Asıl bay­ram Ra­ma­zan bit­tik­ten son­ra de­ğil biz­zat Ra­ma­zan­da olur. Öy­le ki bu bay­ram, se­ne­de bir ay ge­lir, ama onun gel­me­si tam on bir bay­ram se­vin­ci için­de ge­çer. Her hakiki Müs­lü­ma­nın gön­lün­de Allah telanın kor­ku­su ka­dar Ra­ma­zan sev­gi­si de yer et­miş­tir. Bay­ram de­ğil Ra­ma­zan dü­ğün ayı­dır. O dü­ğü­ne her­kes müş­tak­tır. Ra­ma­za­na çok şü­kür on ay kal­dı, di­ye bir ay da­ha yak­laş­ma­nın se­vin­ciy­le göz­le­ri ya­şa­ran­la­rıbi­li­rim. 

Ka­dir (Gecesi) gü­nü, Müs­lü­man­la­rın çok mü­te­es­sir bir gü­nü­dür... Câ­mi­ler­de “elveda” evazelerinden ağ­la­ma­dık can kal­maz. Ar­tık o is­mi var cis­mi yok bir Ra­ma­zan ömür­ler ol­duk­ça ge­le­cek, tıp­kı kuy­ruk­lu bir yıl­dız gi­bi sey­re­de­cek­tir... Fakat kuyruğunu götürmez, bırakır. On­dan Türk­ler bir “Ra­ma­zan Me­de­ni­ye­ti” kur­muş­lar­dır. O me­de­ni­yet, gö­rü­yo­ruz ki ruh­lar­da ber­devam­dır.

 

Kaynak: Ord. Prof. Dr. Sü­heyl Ün­ver 
 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi