Bendeniz, 1960 yılı Mayıs ayının sonunda dünyaya gelmişim. Bu vesileyle, dünyayı ve kısmen de ülkemize kasıp kavuran koronavirüs salgını nedeniyle devletin almış olduğu 65 yaş sokağa çıkmama kararından yırtmış olduğumu da sizlere kanıtlamış oldum.
Biz, 1950-1980 arasında doğan insanlar Allah’ın sevgili kullarıyız... Niçin mi? İşte...
İnternet arkadaşlarıyla değil gerçek arkadaşlarla oynardık.
Oynarken ve bisiklete binerken, asla kask takmadık.
Okuldan sonra akşama kadar sokakta oynardık. Hiç televizyon izlemezdik.
Susadığımız zaman, şişelenmiş su değil, musluk suyu içebilirdik.
Aynı bardağı dört arkadaşla paylaştığımız hâlde hastalanmazdık.
Her gün çok pilav yediğimiz hâlde hiçbir zaman kilo almadık.
Çıplak ayakla dolaşırdık ama ayaklarımıza bir şey olmazdı.
Annemiz ve babamız bizi sağlıklı tutmak için hiçbir zaman ek gıda takviyeleri, vitaminler vermezlerdi.
Kendi oyuncaklarımızı kendimiz yapar ve onlarla oynardık.
Ailemiz zengin değildi. Bize mal mülk değil, sevgi ve saygıyı verdiler.
Çektiğimiz fotoğraflar siyah beyazdı ama renkli hatıralarla dolu idi.
Cep telefonlarımız, DVD’lerimiz, oyun istasyonumuz, Xbox’ımız, video oyunlarımız, kişisel bilgisayarlarımız, internet sohbetimiz olmadı, ama bizim konuşabildiğimiz ve gözüne bakabildiğimiz gerçek arkadaşlarımız vardı.
Arkadaşımızın evini davet olmadan istediğimizde ziyaret eder ve onlarla birlikte eğlenerek yemek yerdik.
Senin dünyandan çok farklı olarak bütün akrabalarla iç içe yaşar, aramızda sıkı bağlar olurdu.
Biz kendine has, anlayışlı bir nesiliz, çünkü biz ebeveynlerinin söylediğini dinleyen son nesiliz.
Biz sınırlı sayıda yetiştik.( Yazar Ümit Aktan)