Örf ve adetler çok eski zamanlardan beri toplum içinde kabul görmüş yazısız kurallardır. Halk dilinde gelenek ve görenek olarak da bilinen bu kavramlar, yaşadığı toplumun özelliklerini yansıtır.
Nesilden nesle aktarılan adetlerimiz dahilinde saygı duymak, hoşgörü, anlayış, ahlak, yaşam tarzı gibi manevi duygular yer alır. Örf ve adetlerimizi birbirinden ayıran nokta; örf, toplumun genelini oluşturan bireylerin beraberce uydukları kurallar ve alışkanlıklar iken adet, toplumu oluşturan bireylerin yaşam tarzlarının çevre faktörleri ile oluşmasıdır. Bir birine hitaplar çok edebiydi.
Genç erkekler iffetli, kızlar hayâ sâhibi idi.
Nineler ve dedeler, huzur evine verilmezdi.
Bilakis, huzur onların dualarında aranırdı.
Sofraya baba oturmadan, kimse oturmazdı.
Kadınlar kocalarına aşkitom değil, bey derdi.
Çocuklar babalarına babişko değil, babacığım derdi.
Evde küçüklerin değil, büyüklerin sözü geçerdi.
Çocuk hocaya verilirken, “Eti senin kemiği benim.” denirdi.
Her yerde büyükler sayılır, küçükler sevilirdi.
Sonra hürriyet dediler, bunları ve aileyi yok ettiler.