1.Dünya Savaşında Kafkasya Cephesinde savaşan Osmanlı 3. Ordusu Sarıkamış harekatından (22 Aralık 1914) sonra geri çekilme kararı aldı ve kalan kuvvetleriyle Erzurum'a döndü.
Doğu Anadolu ve Kafkasya'daki kuvvetlerimiz çok zayıflamış ve taarruz güçlerini kaybetmişti. 1915 Bahar aylarından itibaren Rus orduları (Ermeni gruplarını da silahaltına alarak takviyeli olarak) üç koldan saldırıya geçtiler. Ana kol Tortum vadisi üzerinden Erzurum ve oradan da Erzincan'a yönelirken ikinci Rus kolu da Ardahan Kağızman üzerinden Beyazit, Van ve Bitlis’e yönelip o bölgeleri ele geçirdiler (daha sonra Muş’ta işgal edilecek). Üçüncü Rus taarruz kolu da sahil üzerinden Hopa, Rize ve Trabzon'a yönelmişti.
Neticede Kafkasya cephesinde 1915/1916 yıllarında Savunmada kalan kuvvetlerimiz, Of Deresi, Fırtına Deresi, Kop Dağı, Erzurum ve Köprüköy muharebelerinde sonuna kadar çarpışmalarına rağmen tüm Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu Bölgesi Rus işgaline geçmişti. 1915 yılında Rus kuvvetlerine kılavuzluk ve gayri nizam-ı harp desteği vererek zayiat vermemize neden olan Ermeni çetelerinden dolayı da Osmanlı Ermenileri, yine Osmanlı toprağı olan Suriye'ye göç ettirildiler.
Neticede Rize 6 Mart 1915 ‘ten beri Rusların işgalindeydi. Rus işgalinde geçen çetin yılların ardından 1917'de Rusya'da Bolşevik ihtilali olunca, Rusların 1.Cihan harbinden çekileceğinin işareti olarak yapılan Erzincan mütarekesinde (15 Aralık 1917) de Rusların işgal ettiği, Doğu Anadolu, Doğu Karadeniz ve Kafkasya’nın bir boşaltılıp Osmanlıya teslim edilmesi gündeme geldi. Ancak Türkiye'nin işgal bölgelerinde Rusların desteğiyle palazlanan Pontuscu Rumlar, Ermeni çeteleri ve Gürcü çeteleri bu antlaşmaya uymayıp, Türkler aleyhinde katliamlara girişince Osmanlı Hükumeti 3. Ordu Komutanı Vehip Paşa'ya ileri harekât emri verdi. (3.Ordu Karargâhı Suşehri’ndeydi).
11 Şubat 1918'de genel hareket emrini alan ordumuz, ana koldan, Doğu Anadolu vilayetleri üzerinden Kafkasya’ya ilerlerken (Karabekir Paşa Komutasındaki Kafkas Kolordusu) diğer bir koldan yani Doğu Karadeniz sahili istikametinden doğuya doğru Trabzonlu Albay Hamdi Bey (Pirselimoğlu) komutasındaki 37. Tümen; Giresun'daki 123. Alay'ı da takviye alarak Trabzon üzerine harekata başladı. Bölgedeki çeteleri de temizleyerek ilerleyen birliklerimiz 14 Şubat 1918'de Vakfıkebir'i, 18 Şubat 1918'de Akçaabat'ı, 24 Şubat 1918 tarihinde de Trabzon'a girdi. Rize’ye doğru ilerlemek için Of'ta bekleyerek yeniden takviye kuvvetleri alan birliklerimiz 2 Mart 1918′de ileri harekâta devam ederek Rize’ye girdi.
Böylece Rize, Rus işgalinden kurtulmuş olur. (Rize’ye ilk giren Yüzbaşı Muhittin Bey’in birliğidir.). Bir yıl, on bir ay, yirmi dört gün süren esaret döneminde Rizeliler acı ve yoksulluk çekmişler, Ruslar halkın elinde ne varsa hepsini almışlardı... Ruslar çekilirken ellerindeki silah ve cephaneyi Rum ve Ermenilere dağıtarak yeni bir istila için zemin hazırlamış oldular.
Trabzon'daki birliklerini deniz yoluyla (Trabzon Limanından) tahliye eden Ruslar, Rize’deki tahliye işlemini ise kara yoluyla yaptılar. Sahil yolundan çekilmeye başlayan Ruslarla halk arasında yer yer çatışmalar oldu. Ruslar çekilirken, kılavuzları olan Ermeniler Rize çarşısını yaktılar, camileri ateşe verdiler. Yağmalama olayları karşısında Türk çeteleri ve halk karşı harekete geçti. Rus Birliklerindeki Ermeniler Bağdatlı mahallesindeki Taviloğulları kahvesi önünde İpsiz Recep Reis’in çetesiyle çatıştılar. (Ruslar Pazar’dan itibaren kendi yaptıkları Dekovil-Sahra şimendifer hattını da kullanarak Sarp üzerinden Batum’a intikal etmişlerdir.)
Kaynak: Rıfat Günday