Çocukluğumuzda her futbolcu bizlerden biriydi. Onlar futbol hayatları bittiğinde çekip gidenlerden değil, son nefesini yurdumuzda verenlerdendi.
Türk futbolunda yabancıların yer alması başlangıçlarda bir çeşni gibiydi ve bu durum hiç yadırganmıyordu. Ancak, git gide her takımın ‘Türk takımı mı, yabancı takım mı ‘ diye sorgulanmasına yer açacak kadar yabancılarla doldurulması işi çığırından çıkardı.
Bilhassa orta ve üstü yaşlardaki taraftarın, seyircinin, futbola olan ilgisi azaldı.
Konuyu sadece taraftar açısından değerlendirmek eksik kalır. Asıl darbeyi futbolda gelecek arayan genç futbolcular yedi. Sürekli yabancı tercihi onların önünü kapadı ve umutlarını kırdı.
Genç bir takım sahaya sürerek dünya şampiyonu Fransa’yı şaşkına çeviren ve takımımızın karşılaşmadan 2-0 galip ayrılmasına öncülük eden Şenol Güneş körelen duygularımızı yeniden canlattı, bizlere gelecek adına umutlar aşıladı.
Umarım bu yenilenme, genç nesillerle başarıya koşma felsefesi kökleşir ve futbolumuz her şeyiyle bizim olur, onunla gurur duyar hale geliriz.
Bir kez daha gördük ki, gençlere imkânlar tanınsa, onlara fırsatlar sunulsa, cesaret aşılansa her alanda ortaya çok güzel şeyler çıkacak.
Tebrikler milli takıma, Tebrikler Şenol hocaya, tebrikler onlara durmadan destek veren seyircilerimize, tebrikler Türkiye’ye..
Doğru tercih ve birlik olmak eminim ki sadece futbolda değil, her alanda başarıyı getirecektir....