İdeolojiler toplumlara bir tür büyü sunarlar. Sundukları büyüyle de yeryüzünü cennete dönüştürmeyi vadederler.
Dinlerin büyüsü ise (asıl itibarıyla) ‘öbür dünya’ya yöneliktir.
Din, Cennet, Cehennem metaforu üzerinden bu dünyayı dizayn etmeye çalışır.
Neticede; ahiret için diyazn edilecek yer yeryüzü/toplum olduğundan dinin hedefi de dünyadır.
Komünizm dahil bütün dinler ve ideolojiler ideallerini gerçekleştirmek için ekonomik, sosyal, kültürel vs her alanda kısıtlayıcı kurallar konulmasının zorunluluğuna değinirler. Sadece kapitalizm bu ideolojilerden ayrılır.
Kapitalizm, sınırsız gelişmeyi öngördüğü için güne göre kendini günceller ve bu ana mantığa dayalı olarak sürekli şekilde bulunduğu sistemi revize eder.
Her ne kadar liberalizm, globalizm gibi modeller kapitalizmden ayrı sistemler olarak ortaya atılsa da bunlar da kapitalizmi yenileme, yeniden şekil verme amacı taşırlar.
O nedenledir ki; komünizm dışındaki bütün ideolojiler, ekonomik modeller ( bir şekilde) kapitalizmle eşleştirilerek tanımlanırlar.
Bu tanımlamada kuşkusuz Marksizmin diğer ideolojileri tek bir ana hat ile yani kapitalizmle tanımlaması belirleyici olmuştur. Zira, Marksizme göre dini ideolojiler dahil tüm ideolojiler kapitalizmin değişik versiyonlarıdır.
Marksizme göre insanın varlığına, toplumlara yönelik iki ana sistem vardır. Bunlardan biri Komünizmdir, diğeri ise kapitalizmdir.
Marksizm, tüm din ve ideolojilerin insanı yabancılaştırdığını, böylece yeryüzünü cehennem haline getireceğini öne sürerken, kapitalizmin tüm versiyonları da komünizmi insanın, toplumun gelişiminin önünü tıkayan ve böylece dünyayı insan için cehennem haline getiren ütopik bir ideoloji olarak değerlendirir.
Komünizmin önceki aşaması olan sosyalizm 2000’li yıllara girerken Sovyetlerin çöküşüyle birlikte kapitalizm karşısında bir asır dahi dayanamayarak çöktü. Bu çöküş kapitalizmin daha pervasız hale gelmesinin önünü açtı ve kapitalizm internet teknolojileriyle birlikte dünyanın en ücra köşesine kadar uzandı, küreselleşti.
KAPİTALİZMİN İNSAN MODELİ
Kapitalizm her ne kadar bir ekonomik model olarak tanımlansa da bu modeli gerçekleştirecek ‘model insan’a ihtiyaç duyar.
Kapitalizmin hedef insan modeli daha iyiye, en iyiye, en güzele, sınırsız şekilde kavuşmak isteyen ve bu amaçla daha çok tüketen insan modelidir. Kapitalizm ancak bu model insan topluluklarıyla gelişip, devam edebilir.
Kapitalizmin olmazsa olmaz gördüğü tüketim duygusu, sınırsız üretimi, sınırsız üretim de sınırsız kazancı doğurur.
Özetle; Kapitalizm, sürekli daha iyiyi tüketmeyi hedefleyen bir insan modelini oluşturarak yol alır ve toplum sürekli bu yönde motive edilir, bireylerin bu yönde beyinleri yıkanır.
Sonuçta; her şeyin daha iyisini tüketmeye koşan insanlar üzerinden bir rekabet ortamı oluşur. Bu rekabet ortamı içerisinde bireyler daha çok kazanıp, daha çok lüks tüketebilmek için birbirleriyle acımasızca, kuralsızca yarışırlar.
Böylesi bir rekabet ortamına ayak uydurmak son derece zordur. Toplumun her kesiminin tüketimin Nirvana’sına kavuşma arzusu içinde olması rekabet ortamını acımasız hale getirir.
İşte, bu sınırsız tüketim arzusu toplumlara, dinler dahil, bütün ideolojileri anlamsız hale getiren, her şeyi günün şartlarına uyarlayan bir insan modeli dayatır.
Günümüz insanının tatminsizliği bununla ilgilidir. Daha çok ve daha iyiyi tüketmeyi hedefleyen insanlar geçmişe, kendinden daha kötüye bakarak kendine bir tatmin noktası oluşturamaz. Zira, tüketilen şey geride kalmıştır ve daha iyiyi tüketme arzusu devamlıdır. Kişi daha iyiyi tüketme imkanı bulamazsa şikayete başlar ve o imkanı onlara sunamayanları suçlar.
Kapitalizm, ( inançları ne olursa olsun) tüketime dayalı bir ekonomik sistem üzerinden yeni ve tektip bir insan modeli oluşturmayı başarmıştır ve bu insan modeli yeni şeyler tüketme yani yeryüzünü kendisi için cennete çevirme adına azgınlaşmıştır.
Gelecekte; daha lükse kavuşma adına hiçbir kural tanımayan, hiçbir vicdani, ahlaki duygusu olmayan adeta canavarlaşmış insan topluluklarıyla karşı karşıya kalacağız. Bunlar, çıkarları, lüks zevkleri için insanlığın bir kısmını yok edebilecek bir tüketim robotuna dönüşeceği gibi, toplumun en alt tabası da üstlere tırmanmak için aynı yolu izleyerek imkanlar edinmeye çalışacaktır.
Peki bu gidiş nereye varacak;
Bunu tahmin edebilmek zor değil, sıyrılanlar sıyrılacak, altta kalanın canı çıkacak, bu arada epeyce miktar insan da gücü elinde bulunanlar tarafından telef edilecek..!
Şimdi böylesi bir dünyada insanın mutlu olması, bir tatmin noktası oluşturup kendini bununla sınırlaması, elindekiyle yetinmesi mümkün mü?
Elbette ki hayır..
İşte o nedenle modern yaşantılarına, bunca imkanlarına rağmen sadece en altta olanlar değil, en üstte olanlar da hayatlarından şikayetçiler..
Ufukta da Kapitalizmin sonunu getirecek bir belirti yok! Kapitalizm, karşımıza her gün cilalanmış yeni imkanlar çıkarıyor ve bizim gönüllü müşteriliğimiz bir başka arayışa hiç mi hiç elvermiyor..!