Terör Örgütlerinin "Ölüm orucu" dediği "açlık ölümü" oldukça eskiye dayanan bir tür eylem biçimi. Bu eylemle kişi bedenini, canını örgüte hediye ederek ona sadakatini gösterir.
Bunu yapmak için dünyada tek inanılan şeyin örgütün ideolojisi olması gerekir. İyi bir örgüt mensubu dünyayı sadece kendi ideolojisinin kurtaracağına inanır, inandırılır. Bu inancın dışında başka içbir inanç geçerli değildir. Onun için öncelikle örgüt mensubunun zihni başka düşüncelere kapatılır. Başka hiçbir düşünceye kulak vermemesi temel ilke olur. Okumak, iş sahibi olmak, evlenmek vs aklımıza ne geliyorsa hepsi örgütün çıkarları için kullanılır ve buna uygun olarak dizayn edilir.
Örgüte yeni eleman kazandırmak, toplumsal sempatiyi artırmak, sistemle mücadele için onun can damarlarına yerleşmek bir örgütlenme stratejisi olarak esastır. Bunun için görevlendirilmiş alt birimler ve hücre dedikleri öbekler vardır.
Bu düşünce içinde birarada bulunan örgütün çatı mensupları ideolojilerini iktidar yapmak için sistemin güç odaklarının zaafa uğratılması ve süreç içinde mücadele çemberinin büyütülerek iktidarın ele geçirilmesi için şiddeti temel araç görürler.
Bu nedenle, örgüt adına ölmek kadar, örgüt adına öldürmek de örgütün kutsadığı bir bağlılık nişanesidir.
Örgüt, kendine güçlü bir zemin oluşturmak ve geleceğe (yani onların deyimiyle devrime) hazırlık yapmak için stratejik isimler tespit edip, infaz kararları alır.
Öldürmelerde öncelik ise örgüte katılıp, herşeyini onun için feda etmeyen, örgütün ideolojisine, yöntemine vs inanmaktan vazgeçen, karşı düşünce geliştiren, örgütün bilgilerini sızdıran, örgütten olmayana şu veya bu şekilde bilgi veren, düşünce ve hareketleriyle bunu ortaya koyanlara verilir. Öncelikle onların infazı sağlanır. Örgüt içinden birileri açık infazla bunu gerçekleştirir.
Öldürme kararları sadece bireysel olmaz. Örgütün etkinliğini korku ve yıldırma yöntemiyle tabana yaymak için gerekirse bombalamalar, toplu ölümler hedeflenir. Bunun için bedeni yok etmeye yönelik "feda eylemi " dedikleri canlı bomba eylemleri de yapılır.
Terör örgütlerinin bu yapısını dikkate almadan ölüm oruçları sonucu ölenler üzerinden çeşitli değerlendirmeler yapanların bunları bilmesi gerek.
Devlet bu örgütlerle mücadele etmezse hepimizin çocuklarının bu durumlarla karşılaşması söz konusu olabilir. Bizlere düşen devleti bu mücadelede zaafa uğratmamak olmalı.
Devlete düşen de insanların bu gibi yapıların ağına düşmemesi için sosyal adalete dayalı bir toplumsal yapıyı var etmesi olmalı.
Haksızlığa, adaletsizliğe, yoksulluğa, eşitsizliğe vs karşı mücadele edilmemesi halinde bu örgütlerin eleman devşirmesi kolaylaşır. Sonunda olan da binbir emekle onları büyüten ana , babaya olur.
Biz, anne, babalara düşen görev de çocuklarımızı kapalı toplum yapılarından uzak tutmak olmalı. Bu gibi yapıların adı ister ister dini, isterse sol, sağ yapılar olsun. Hepsinin stratejileri üç aşağı beş yukarı aynıdır.