Çaykur’un kontenjanı düşürmesi her yıl yaşanılan bir sorun.
Bu sorunun bu yıl daha yoğun ortaya çıkması ise muhtemel bir sonuçtu.
Zira; Pandemi nedeniyle alım yerlerinde yığılma olabileceğini ve orada il dışından gelecek olanların da bulunacağını düşünenler bir an evvel çaylarını toplama ve satma telaşına düştüler.
Aynı şekilde il dışından gelenler de bir an evvel çaylarını toplayıp satarak ikamet ettikleri illerine geri dönmek istiyorlar.
Buna, çayın olgunlaşmasının birçok yörede aynı dönemlere rast gelmesi de eklenince fabrikaların çay işleme kapasitesi doldu.
Sadece, Çaykur değil, birçok özel sektör de günlük alım kotasını aşmış durumda.
Bu tablo, üreticiyi “hangi fiyatla, olursa olsun çayını satma” noktasına sürükledi.
Üretici, öyle bir durumda ki, çok düşük fiyata bile çayını satmaya razı.
Peki bu kötü kader böyle her yıl yaşanmak zorunda mı?
Evet, sektöre müdahale edilmedikçe devam edecek..
Bunun çok kolay çözümü var.
Sadece, düzenleyici iki maddenin yürürlüğe girmesi halinde sorun kökten çözülür.
1- Devletin açıkladığı taban fiyat bütün sektör İçin taban fiyat olacak ve hiçbir işletme bu rakamların altında çay alamayacak.
2- Çaykur alacağı yaş çayın bedellerini makul bir ödeme takvimine dayalı olarak kampanya öncesinde açıklayacak ve sektörün tümü asgaride bu ödeme takvimine uymak zorunda olacak..
Eğer bu iki madde uygulamaya sokulabilirse üreticinin çayı değer kazanır, üretici kazanır, ülke kazanır..
Aksi halde bu sorunlar sürüp gidecek..