Sözleri bana ait olan bir türküyü Mahmut Aksu benim adımı belirterek albümünde seslendirmisti. Eseri buradan alan bir şahıs Karadeniz'in ünlü bir sanatçısına benim eserim diye vermiş onda başkasının adıyla albümüne koymuş. Durumu Mesam'a bildirdim. Bir arkadaşım bununla kalma mahkemeye ver dedi. Ona cevabım şu oldu: "Ortada ahlakı ve hayatı bir durum olmadıkça Rizeli Rizeliyi mahkemeye vermez”.
YÖNETEN SARILIR DARILMAZ
Yeni bir alışkanlık oluştu. Rizeli bazı yöneticiler (şu an görevde değil) birilerinin önlerine koyduğu belgeler sanal ortamda yorumlardan dolayı mahkemeye koşuyor. Şehri yöneten sarılması gerekirken darılıyordu. Hatta birinin yüzün üstünde davası vardı. Yerel basının tek hedefi şehrinin çıkarı olması gerekirken saha ve zemini tam kendilerine göre bulanlarda bir lafa bin katarak pazarlıyor kin güttüğü meslektaşına bu şekilde gol atıyordu. 28 Şubat sürecinde bir haberimden dolayı yargılandım. Çok sonra öğrendim ki Rize Adliyesi önünde beni savunan açıklamalarda bulunan Rize basının mümtaz temsilcisi hakkımda dava açılmasını sağlayan kişiymiş.
BU GİDİŞ KÖTÜ KOVLAYIN KENDİNİZİ
Rize siyaset tarihi basın tarihi örnek insanlarla örnek olaylarla doludur...
*Biz Rize'de insanları sağcı solcu penaltıcı golcü diye ayırmazdık.
*Biz bir arada ne güzel yaşadık. Milli Görüşlü gençlere "seni yobaz seni" demeden tiyatro eğitimi veren devrimci Cemal Melemşe ve Serhan Pırpır' ile bir arada güle oynaya yaşardık. Fahrettin Melemşe’yi, Köksal Hapeloğlu’nu güzel kılan siyaset değil yürekleridir.
*Sol mevkide top koşturan Gazeteci Mehmet Yazıcı'yı gazetecilerin topluca Pazar Cezaevi'nde ziyaret etmesini organize eden bir Milli Gazete muhabiriydi.
*Başımız sıkıştığında yardıma koşan Turgut Karafazlı, Nihat Mete, Tuncay Mataracı, Ali Baba Çillioğlu ve Lokman Koçanzade “O bizden deyildu” demezdi...
*”Yerel basın temsilcisi memleketinden yana taraf olur” mantığıyla Rizeli Başbakanın Anavatan Partisi’ni sürekli eleştirdik. Ama sosyal hayatta gidip Anaplılarla oturup çay kahve içer. Sohbet ederdik.
*Komonist Yüksel Fener'in büfesiydi buluşma noktamız.
*İnandığımız bir düşünce vardı. “Koç burcuna yay burcuna çocukların avucuna hak yol islam” yazacaktık. Belki bunu başaramadık ama bir arada yaşamanın güzelliğini yaşadık. Masaya (makama), kasaya (paraya) ve nisaya (kadına) yenilmedik.
*Bir ufak kızdığımız insana hain paftası takmazdık.
*Yerel gazetecilik dönemimde en büyük yardımı Cumhuriyet Gazetesi Rize Temsilcisi Ömer Şan’dan sol mevkiinin kalender insanı Metin İslamoğlu'ndan aldım. “Sen sağ mevkide top oynuyorsun sana pas atmam” demezdi.
*Muharrem Kürkçü, Anzerli Kemal, Hamit Oral, Hasan Kemal Yardımcı için tek amaç Rizespor"du. Her devir yönetimde olma kraldan fazla kralcı olma ve başkan yönetime rağmen iş çevirenler barınamazdı. Rizespor iş reklam kapısı değil sevda kapısı idi.
*Birlikte buluşturduk Çay Mitinglerinde. Biz atadan öyle görmüştük.
*Sol kanadın Rize’de söz sahibi isimlerinden Mehmet Ali Güven yoksul hastalarına sen şu partilisin bu partilisin demez ücretsiz bakardı.
*Bu gün bile Rize'nin en ücra köyünden birilerini sorun Eski Mebus Sami Kumbasar isim isim sayar size atalarınızı. Her gittiği yerde ona kapı ardına kadar açılır. Ondan sonra onca milletvekili geldi. Çoğu unutuldu gitti. Veya birçoğunun Rize sevgisi vekilliği ile birlikte bitti.
NE OLDU BİZE NE HALE GELDİ RİZE
Bizim atalarımız fındık çubuğu gibi dümdüz netti. Kukarılar aramızda barınamazdı. İpsiz Recep'den Sandıkçı Şükrü'den miras kalan buydu.Darbe de bile CHP Rize İl başkanı Mehmet Ali Kumbasar en büyük rakipleri olan Demokrat Partililer için "eğer Rize'de tek bir demokrat partili tutuklayacaksanız önce beni tutuklayın' diyor ve Rize'de tek bir tutuklama olmuyordu. Ya şimdi ne oldu bize Ne hale geldi Rize.
Düşenle dost gibidir, açık olur hep eli
Daima güven ona, dost için olur deli
Her türlü ilişkide, herkesten çok güvenli
Tarifimizle çıktı, meydana bir Rizeli..
Merhum Aslan Girit Ağabey 1988 yılında kaleme aldığı şiirinde Rizeliyi bu şekilde tarif etmişti. Çünkü gördüğü yaşadığı Rize buydu. Kukarılar yoktu…