Ülkemizde sol, seküler alandan beslenir. Kapitalizm geliştikçe seküler yaşam toplumun her kesimini etkisi altına alır.
21 Yıldır Ak Parti iktidarında uygulanan ekonomi politikaları toplumun hızla aynı merkezlerde toplanmalarına, benzer yaşam tarzlarının yaygınlaşmasına yol açtı. Bu aynı zamanda sekülerizmin yayılmasına imkan sağladı.
Bu realiteye rağmen islamcı kökten gelen bir siyasal düşüncenin 21 yıldır iktidarı elinde tutabilmesi büyük bir başarıdır.
Toplumsal değişime rağmen solun yerinde sayması ise toplumun solu beklentilerine cevap veremeyecek bir pozisyonda görmesi, daha doğrusu toplumun sola güven duymaması.
Kılıçdaroğlu Genel Başkanlığındaki CHP, bu krizi aşmanın yolunun sağa, islama yanaşmayla aşılabileceğine inandırılmış durumda. Ancak, şu ana kadar bu yönde atılan adımların CHP’ye hiçbir yarar sağlamadığı anketlerden açıkça anlaşılmakta.. Millet İttifakının bir ihtiyaç olarak ortaya çıkması bu sosyolojiye dayanmakta. Sağdan, Ak Partiden koparılan parçalarla oluşacak vitrinle toplumdan onay alınacağı düşünülüyor. Oysa, gelecek açısından gerekli olan şey iktidar paraleli bir oluşum değildir. Gerekli olan merkez solun, sağ karşısında bir alternatif olabilmesidir. Bunun yolu ise topluma sunulacak projelerle güven vermektir.
Bu iletişim çağında dini, dindar kesimleri baskı altına almak veya din üzerinden paye kazanmak eskiyle mukayese edilemeyecek kadar gerilemiş durumdadır. Herkes daha iyi yaşamaya, kendisine bunu hangi iktidarın sağlayacağına bakmaktadır.
Sol ise bu konuda belki de en verimsiz dönemini yaşamaktadır. Üstelik sol dinazorlar bunun hiç farkında değiller..