Adnan ONAY
Köşe Yazarı
Adnan ONAY
 

DİN Mİ, IRK MI?

Musevilik, özü itibarıyla Yahudilerin üstün ırk olduğu iddiasına dayanır. O nedenle Yahudiler, dinleri için ibadet ederlerken aslında ırkçılıklarını yüceltirler. Yahudilerin bilim adamları dindarlıklarını ırklarını yüceltmekle, diğer insanlardan farklılıklarını ortaya çıkarmakta ararlar. O nedenle her alanda Yahudi bilim insanları öncüdürler. Yahudiler, üstün ırk olduklarına inandıklarını için geride kalan her şeyi kendileri için dizayn etmeyi hak görürler. Tıpkı, Freud’un geçiş formları gibi, Yahudi altı her şey yahudilere göre bir alt katmandır. Araplar da Peygamberlerin çoğunlukla kendi ırklarından çıkmış olmalarını Tanrı’nın sadece kendilerini muhatap aldıkları vehmine kaptırmış olup, kendilerini üstün ırk olarak görürlerdi.  İslâm, üstünlük takvadadır, özü ise adalettir düsturunu ortaya koyunca bu sıradanlaştırmaya Arap toplumu karşı çıktı. Ancak, bu inanç ilkesi dahi kabileciliği yenemedi. İslâm Arap toplumunda kabilelerin elinde bir üstünlük aracı olarak kullanılmak istendi. Hilafet kavgaları kabile kavgalarına dönüştü. Araplar, genelde hilafeti, yani islâm dünyasını yönetmeyi, liderliği sadece (inandıkları) kendi üstün ırkları İçin hak gördüler. Mevali diye nitelendirdikleri halklara/kavimlere ikinci sınıf olarak baktılar, onları kendilerinden düşük, yönetme hakkı olamayacak kavimler olarak değerlendirdiler. Türkler, Arapların elinden hilafeti alarak Tanrı’nın seçiminin o tarihten sonra kendilerine döndüğünü gösterdiler. Yönetim artık Türklerin Tanrısal hakkıydı! Türkler, hilafeti aldıktan sonra dahi birçok önemli alanda geleneklerini dinin önüne geçirdiler.  Liderliğin, önderliğin kutsallığı Türkler için temel inançlardan biriydi. Osmanlı, bunun için dini kardeş ve oğul katline dahi cevaz verir hale getirdi.  Özet olarak, dinler her zaman milletler arası üstünlük arayışının bir aracı oldular. Her zaman ırkçılık, dinin önüne geçti. Milletler bu duyguyu kaybettiklerinde, bu bayrağı bir başkası ele aldı ve milletini öne geçirdi. Yahudiler bu bayrağa en çok sahip çıkan bir millet ve o nedenle her alanda etkinler. Ancak, bir başka gerçek ise ellerinin uzandığı her yerde insanlık ayaklar altına alınmış durumda.. Sonuç olarak şu söylenebilir: İnsanlık, dinlere dayalı evrensel/ hümanist, eşitlikçi bir toplumsal model üretemedi. Müslüman olarak örnek verdiğimiz Asr-ı Saadet dönemi de sadece Peygamberimizin yaşadığı dönemle ilgili, dönemsel bir tanımın ötesine geçmez. Dini, adaletle, bilimle, insanlıkla çatışır hale getirmekten kurtaramadığımız sürece insanlığa huzur yok..
Ekleme Tarihi: 13 Ocak 2022 - Perşembe

DİN Mİ, IRK MI?

Musevilik, özü itibarıyla Yahudilerin üstün ırk olduğu iddiasına dayanır.

O nedenle Yahudiler, dinleri için ibadet ederlerken aslında ırkçılıklarını yüceltirler.

Yahudilerin bilim adamları dindarlıklarını ırklarını yüceltmekle, diğer insanlardan farklılıklarını ortaya çıkarmakta ararlar. O nedenle her alanda Yahudi bilim insanları öncüdürler.

Yahudiler, üstün ırk olduklarına inandıklarını için geride kalan her şeyi kendileri için dizayn etmeyi hak görürler. Tıpkı, Freud’un geçiş formları gibi, Yahudi altı her şey yahudilere göre bir alt katmandır.

Araplar da Peygamberlerin çoğunlukla kendi ırklarından çıkmış olmalarını Tanrı’nın sadece kendilerini muhatap aldıkları vehmine kaptırmış olup, kendilerini üstün ırk olarak görürlerdi. 
İslâm, üstünlük takvadadır, özü ise adalettir düsturunu ortaya koyunca bu sıradanlaştırmaya Arap toplumu karşı çıktı. Ancak, bu inanç ilkesi dahi kabileciliği yenemedi. İslâm Arap toplumunda kabilelerin elinde bir üstünlük aracı olarak kullanılmak istendi. Hilafet kavgaları kabile kavgalarına dönüştü.

Araplar, genelde hilafeti, yani islâm dünyasını yönetmeyi, liderliği sadece (inandıkları) kendi üstün ırkları İçin hak gördüler. Mevali diye nitelendirdikleri halklara/kavimlere ikinci sınıf olarak baktılar, onları kendilerinden düşük, yönetme hakkı olamayacak kavimler olarak değerlendirdiler.

Türkler, Arapların elinden hilafeti alarak Tanrı’nın seçiminin o tarihten sonra kendilerine döndüğünü gösterdiler. Yönetim artık Türklerin Tanrısal hakkıydı!

Türkler, hilafeti aldıktan sonra dahi birçok önemli alanda geleneklerini dinin önüne geçirdiler. 
Liderliğin, önderliğin kutsallığı Türkler için temel inançlardan biriydi. Osmanlı, bunun için dini kardeş ve oğul katline dahi cevaz verir hale getirdi. 

Özet olarak, dinler her zaman milletler arası üstünlük arayışının bir aracı oldular. Her zaman ırkçılık, dinin önüne geçti.

Milletler bu duyguyu kaybettiklerinde, bu bayrağı bir başkası ele aldı ve milletini öne geçirdi.

Yahudiler bu bayrağa en çok sahip çıkan bir millet ve o nedenle her alanda etkinler. Ancak, bir başka gerçek ise ellerinin uzandığı her yerde insanlık ayaklar altına alınmış durumda..

Sonuç olarak şu söylenebilir: İnsanlık, dinlere dayalı evrensel/ hümanist, eşitlikçi bir toplumsal model üretemedi.

Müslüman olarak örnek verdiğimiz Asr-ı Saadet dönemi de sadece Peygamberimizin yaşadığı dönemle ilgili, dönemsel bir tanımın ötesine geçmez.

Dini, adaletle, bilimle, insanlıkla çatışır hale getirmekten kurtaramadığımız sürece insanlığa huzur yok..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi