4857 sayılı İş Kanunu madde 11'e göre; belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak yazılı şekilde yapılan sözleşmeler belirli süreli iş sözleşmesiyle çalıştırılan işçilere mevsimlik işçi denmekte.
Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarında da çalışmanın sadece yılın belirli bir döneminde sürdürüldüğü veya tüm yıl boyunca çalışılmakla birlikte çalışmanın yılın belirli dönemlerinde yoğunlaştığı iş yerlerinde yapılan işler mevsimlik iş olarak tanımlanmakta.
Türkiye’de mevsimlik işçilerin büyük bir kısmı tarım ve orman işleri gibi işlerde çalışmakta, ÇAYKUR işçisi gibi kampanya dönemlerinde fabrikalarda ve hasat satın almalarında vb. işlerde çalışanlar da mevcut.
Bu işçilerin çalıştıkları işlerin devamlılık arzetmemesi nedeniyle yılın bir bölümünde çalışan işçiler gelecek sezona kadar iş akitleri askıya alındığı için sigortalı olarak başka bir işte de çalışamıyorlar. Durum böyle olunca ya kayıtsız şekilde çalışmak veya bu süreyi boş geçirmek zorunda kalıyorlar.
Hayat şartlarının git gide arttığı bir dönemde yılın az bir bölümünde çalışıp uzun bir bölümünde boş kalmakla karşı karşıya kalan mevsimlik kampanya işçileri çeşitli mağduriyetler yaşıyorlar. Bu işçiler boşta kaldığı sürede başka bir yerde çalışamadıklarından sigortaları ödenmiyor, iş akitleri gelecek kampanya dönemine kadar askıda kaldığı için de işsiz sayılmıyorlar ve işsizlik sigortasından yararlanamıyorlar. Yıl içinde çalışma süreleri az olduğu için de emeklilik için gerekli olan iş gününü dolduramıyorlar.
ÇAY SEKTÖRÜNDEKİ MEVSİMLİK İŞÇİLER
Çay sektöründe kamu ve özel sektör faaliyet göstermekte. Bilhassa son zamanlarda yaş çay hasatı arazi sahipleri veya yarılıkçılardan ziyade gündelikçiler tarafından yapılmakta. Sosyal haklar bakımından sektörün en mağdur işçileri aslında bunlar. Evinizde gündelikle çalıştırdığınız bir kişiyi çalıştığı her gün için sigortalı göstermek zorunluluğu varken, her sürgün döneminde 15-20 gün çalıştırılan çay hasat işçileri hiçbir sosyal güvenceye dahil edilmiyorlar.
Öte yandan; Özel sektör fabrikalarında çalıştırılan kampanya işçilerinin Sendikası olmadığı için çalışanlara hiçbir sosyal hak verilmiyor. Sürgün aralarında düşük ücret verilenlerin yanı sıra hiç ücret verilmeyenlerden tutun da 8 saat yerine 12 saat çalıştırmak gibi çeşitli yasa dışılıklar özel sektörde karşılaşılan sorunların başında gelmekte.
Özel sektörün bu durumu onunla piyasa rekabeti içerisinde bulunan devlet kurumunun rekabet gücünü olumsuz etkilemekte. O nedenle devlet kurumları da işçilik giderlerini azaltmak için çareler aramakta. Bunun için akla ilk gelen şey kadrolu işçilerin sayısını azaltmak olmakta.
ÇAYKUR MEVSİMLİK İŞÇİLERİ
ÇAYKUR’da yıllar önce onbinlerce kadrolu işçi çalışırken (teknolojinin gelişimiyle birlikte sürekli bakımı gerektiren işler azaldığı için) bu sayı yıllar içerisinde hızla azaldı. İhtiyaçlar azalınca yıllar içerisinde emekli olanların yerine kadrolu işçi alınmadı. Geldiğimiz noktada toplam kadrolu işçi sayısı geçmişte bir iki fabrikada çalışan kadrolu işçi sayısına kadar düştü. Bu işçilerin ağırlığını da paketleme işçileri ve sürekli işlerin olduğu yerlerdeki işçiler oluşturuyor.
İşlerin çoğunlukla geçici işçilikle görülmesi nedeniyle mevsimlik işçilerin şikayetlerini dikkate alan sendikalar bu işçilerin çalışma sürelerini artırmak için çaba sarfetmekteler.
Uzun süre sendikalar arası yetki uyuşmazlığı yaşandığı için Toplu İş Sözleşmesi imzalanamayan ÇAYKUR’da yetkili sendika durumuna gelen Öz gıda-İş Sendikası mevsimlik işçilerin çalışma sürelerini 120 günden 180 güne çıkardı. Ancak bu kez de boşalan kadrolara kadrolu işçi alınmayarak mevsimlik işçiler daimi işlerde dönüşümlü şekilde çalıştırılmakta. Oysa buradaki işler tanımı gereği süreklilik arzeden, kadrolu çalışmayı gerektiren işler.
İktidarın Meclise sunduğu düzenlemeye göre burada boşalan kadrolara kıdemlerine göre mevsimlik işçilerden kadroya geçiş sağlanması gerekecek.. Kadrolu işçi sayısını artırma amaçlı norm kadroyu 3 bin seviyelerine çıkarmak mümkün olabilecek. Bu ise sadece bazı mevsimliklere/geçici işçilere imkan sağlayacak. Bu sayının da maksimum 800 işçiyi kapsayacağı belirtiliyor.
Komisyondan geçen düzenlemeye göre geçici işçilerin 11 ay 29 gün çalıştırılmasına onay verildi. Yani, idare ihtiyaç duyarsa geçici işçileri 11ay 29 gün çalıştırabilecek.
Daha öncede yazmıştım; ÇAYKUR’da işçilik maliyetleri genel maliyetler içinde önemli bir yekün tutmuyor. Geçmiş yıllarda işçilik maliyetlerinin % 25’lere dayandığı olmuş. Şu an bu rakamlar minimum seviyede. O nedenle 9 bin mevsimlik işçinin kadroya geçirilmesi kuruma büyük bir maliyet yüklemez. Ayrıca, bu sayıyı 9 bin olarak düşünmemek gerek. Bu işçiler zaten 6 ay çalışmakta olduğu için kuruma yüklenecek olan yük yıl boyu 4 bin civarındaki kişinin karşılığı kadar olacaktır.
Kadrolu işçiden ziyade daha çok mevsimlik işçiye ihtiyaç duyan ÇAYKUR fazlalık 4 bin kişilik iş üretebilir mi, bunları değerlendirebilecek bir iş genişlemesine sahip mi bilmiyorum. Ancak, düşünülen yeni projeler dikkate alınırsa bu mümkün olabilir. Ayrıca kurumda hızlı bir emeklilik de söz konusu. Emekliliğini dolduranların çalışmalarını sürdürmemesi için onlara bazı teşvik primleri de verilebilir. Böylece, yeni kadrolar açılabilir.
Mevsimlik işçilerin neden daha önce değilde şimdilerde kadro talebinde ısrarcı olduklarına gelince; Her seçim döneminde devlet/iktidar kesenin ağzını açar ve vatandaşların taleplerini karşılamaya çalışır. Bu yönde şimdiye kadar çeşitli iyileştirmeler yapıldı. Eğer bütçeye yük açısından bakılırsa devlete olan borçlara uygulanan çeşitli aflar dahi önemli bir bütçe kaybıdır. İktidarın bu yönde attığı adımlar muhalefetçe az bile görülüyor.
Örneğin; kimileri bu Digital çağda muhtarlıklara ihtiyaç yoktur derken, Kılıçdaroğlu, muhtarın yanına bir de özel kalem koyma vaadında bulunmaktadır. Tüm geçici işçilere kadro da vaadler arasında yer almaktadır.
O nedenle ÇAYKUR’daki mevsimlik işçilerin kadro istemeleri doğaldır ve iktidarın bunlara kadro vermesi siyasetin ortak mutabakatı olarak görülmelidir.
Bir başka gerekçe de Bölgesel İş istihdamının, fabrikalaşmanın dengesiz olmasıdır. Bölgemizde sadece Çay Fabrikalarının olduğunu, başka yoğun istihdam alanlarının olmadığını düşünürsek devlet istihdam katkısında D.Karadeniz Bölgesi gibi bazı Bölgelere pozitif ayrıcalıklarla yaklaşmak doğru görülmelidir.
KALICI ÇÖZÜMLERE GELİNCE;
-İşsizlik sigortası geçici ve uzun süreli mevsimlik işçileri de kapsamalı, boşta geçen sürelerde işçilerin sigorta primleri karşılanmalıdır. Bunun için bir fon oluşturulması mümkün olabilir.
- Özel sektörde çalışanlarla devlet sektöründe çalışanlar arasındaki ücret vs gibi çalışma şartları birbirine yakın hale getirilmelidir. Sektörlerin tümünde sendikalaşma yaygınlaşmalı, “eşit işe, eşit ücret” dengesi gözetilmelidir.
-Devlete ait işletmelerin güçlendirilmesi sağlanması, piyasa tümüyle özel sektöre bırakılmamalıdır. Devletin olmadığı yerde sosyal devlet özelliğini elde etmek oldukça zordur.
-Yılın yarısını bir işletmede çalışarak geçiren işçilere geri kalan sürelerini başka yerlerde de çalıştırma imkanları oluşturulmalıdır.
-Özetle; Kampanya işçilerinin mağduriyetleri önlenmeli, en azından mağduriyetleri hafifletilmelidir.