RİZELİ HOCAYI TOPA TUTTU. İmparator olmayı canım kolay mı sandın!

Spor 19.04.2024 - 12:08, Güncelleme: 19.04.2024 - 12:08 5362 kez okundu.
 

RİZELİ HOCAYI TOPA TUTTU. İmparator olmayı canım kolay mı sandın!

İmparator olmayı canım kolay mı sandın!
İmparator olmayı canım kolay mı sandın! Maçtan 1 saat önce tribünleri dolduran, tura inanmış 50 bin taraftar vardı Kadıköy'de. Maç öncesi stadın verdiği enerji, erken bir gol gelmesi halinde Olympiakos'u farklı şekilde yenip tur atlayacak Fenerbahçe havası veriyordu. Nitekim gol erken de geldi. Fenerbahçe, sol kanattan örgü gibi işlediği pozisyonda İrfan Can'la golü buldu. Alev alev yanan tribün desteğini arkasına alan ve 6 ay sonra Becao-Djiku stoper hattıyla sahaya çıkan Fenerbahçe, sezon başındaki dominant oyunlarından birini oynayacağının sinyalini veriyordu. Fenerbahçe'yi durdurup sadece kontratakla gol bulmaya çalışan Olympiakos, ilk yarıda adeta ezildi. Buna karşın Fenerbahçe oyunun hakimiydi ancak, Fred'in bir türlü oyuna giremeyişi ve Tadic'in müsait pozisyonda şut çekmek yerine pas verme sevdasından vazgeçmeyişi skorun 1-0'da kalmasına neden oldu. Fenerbahçe, ilk yarıdaki eforun ardından ikinci yarıya daha durgun başladı. Kendi yarı sahasından çıkmaya hiç niyeti olmayan Olympiakos karşısında, yorgunluktan dizlerinde derman kalmayan İsmail Yüksek yerine, takımın orta sahasındaki tek bağlantı oyuncusu Fred'i oyundan çıkardı İsmail Kartal.   Bu da yetmezmiş gibi, hücum hattında sayısal üstünlüğü ele geçirip rakibi boğmak yerine, Dzeko'yu oyundan alıp Batshuayi'yi 5 kişilik savunma bloğunun içine hapsetti. Aylardır, tıkanan oyunu çözmek için farklı bir diziliş, farklı bir oyun anlayışı görmeyi bekliyoruz ama nafile! Hoca sıkılmadan aynı türküyü okumaya devam ediyor. Bitik Cengiz! Oyundan çıktığı dakikaya kadar sahanın en iyisi olan İrfan Can'ın yerine, bitik Cengiz Ünder gireceğine, Fenerbahçe 1 kişi eksik oynasa daha iyiydi! Sakatlıktan yeni çıktığı için tempo olarak yeterli seviyede olmamasını anlarım, ama en iyi yaptığı şey orta açmak olan Cengiz Ünder'in tüm duran topları hoyratça harcamış olmasını anlayamıyorum. Ve şu Zajc için Crespo'nun takımdan gönderilmiş olmasını hala hazmedemiyorum. Bu değişikliklerden sonra oyunun iplerini tamamen rakibine kaptıran Fenerbahçe, son dakikalarda Livakovic'in kurtarışı ve Djiku'nun çizgiden çıkardığı top olmasa maçı penaltılara bile götüremeyecekti. İmparator olmayı canım kolay mı sandın! "Benim başardıklarımı başkası yapsa imparator oluyor" diyen İsmail Kartal, altın tepsiyle önüne sunulan tarih yazma fırsatını bir kez daha kendi hatalarıyla tepti.  "Fener'in çocuğu İsmail Kartal" tezahüratıyla yetinmeyi bilmedi. Kendisini her fırsatta kucaklayan Fenerbahçe taraftarıyla da tüm bağını kopardı. İletişim konusunda her gün ayrı bir felakete imza atan İsmail Hoca, maç sonunda elenmenin faturasını, penaltı kaçıran ve oyuna sonradan girip bekleneni veremeyen oyunculara kesti. Bu maçın penaltılara kalması senin hatan hocam. Son 80 dakikada isabetli şut yok! Atmosferin yarattığı havaya aldanıp, iyi futbol oynandığını düşünüyorsun. Ama normal şartlarda Fenerbahçe'nin bu kadrosu, 50 bin kişilik orduyu arkasına alıp Olympiakos'u İpsala'ya kadar çıplak ayak kovalaması lazımken, uzatmalarla birlikte son 80 dakika isabetli şut bile çekemedin! Yine de, kariyeri boyunca 2 penaltı kurtarmış kaleciye, aynı köşeden 3 penaltı kurtarma fırsatı veren oyuncular da eleştiriden muaf değil. Dev aynasında değil boy aynasında bir bak İsmail Hoca, kendisine dev aynasında bakmayı bırakıp, boy aynasında bakmadığı sürece, elde kalan Süper Lig hedefi için de pek umut beslemek mümkün değil. Penaltı atışları sona erdikten sonra oyuncularını tebrik bile etmeyen ve direkt soyunma odasına giden İsmail Kartal, belli ki sadece taraftarla değil, futbolcularla da bağını koparmak üzere. Peki, bu sırada yönetim nerede? Hikayenin devamı Sivas'ta...   Sözcü/Alican Özcan
İmparator olmayı canım kolay mı sandın!

İmparator olmayı canım kolay mı sandın!

Maçtan 1 saat önce tribünleri dolduran, tura inanmış 50 bin taraftar vardı Kadıköy'de. Maç öncesi stadın verdiği enerji, erken bir gol gelmesi halinde Olympiakos'u farklı şekilde yenip tur atlayacak Fenerbahçe havası veriyordu. Nitekim gol erken de geldi. Fenerbahçe, sol kanattan örgü gibi işlediği pozisyonda İrfan Can'la golü buldu.

Alev alev yanan tribün desteğini arkasına alan ve 6 ay sonra Becao-Djiku stoper hattıyla sahaya çıkan Fenerbahçe, sezon başındaki dominant oyunlarından birini oynayacağının sinyalini veriyordu.

Fenerbahçe'yi durdurup sadece kontratakla gol bulmaya çalışan Olympiakos, ilk yarıda adeta ezildi. Buna karşın Fenerbahçe oyunun hakimiydi ancak, Fred'in bir türlü oyuna giremeyişi ve Tadic'in müsait pozisyonda şut çekmek yerine pas verme sevdasından vazgeçmeyişi skorun 1-0'da kalmasına neden oldu.

Fenerbahçe, ilk yarıdaki eforun ardından ikinci yarıya daha durgun başladı. Kendi yarı sahasından çıkmaya hiç niyeti olmayan Olympiakos karşısında, yorgunluktan dizlerinde derman kalmayan İsmail Yüksek yerine, takımın orta sahasındaki tek bağlantı oyuncusu Fred'i oyundan çıkardı İsmail Kartal.

 

Bu da yetmezmiş gibi, hücum hattında sayısal üstünlüğü ele geçirip rakibi boğmak yerine, Dzeko'yu oyundan alıp Batshuayi'yi 5 kişilik savunma bloğunun içine hapsetti. Aylardır, tıkanan oyunu çözmek için farklı bir diziliş, farklı bir oyun anlayışı görmeyi bekliyoruz ama nafile! Hoca sıkılmadan aynı türküyü okumaya devam ediyor.

Bitik Cengiz!

Oyundan çıktığı dakikaya kadar sahanın en iyisi olan İrfan Can'ın yerine, bitik Cengiz Ünder gireceğine, Fenerbahçe 1 kişi eksik oynasa daha iyiydi! Sakatlıktan yeni çıktığı için tempo olarak yeterli seviyede olmamasını anlarım, ama en iyi yaptığı şey orta açmak olan Cengiz Ünder'in tüm duran topları hoyratça harcamış olmasını anlayamıyorum.

Ve şu Zajc için Crespo'nun takımdan gönderilmiş olmasını hala hazmedemiyorum. Bu değişikliklerden sonra oyunun iplerini tamamen rakibine kaptıran Fenerbahçe, son dakikalarda Livakovic'in kurtarışı ve Djiku'nun çizgiden çıkardığı top olmasa maçı penaltılara bile götüremeyecekti.

İmparator olmayı canım kolay mı sandın!

"Benim başardıklarımı başkası yapsa imparator oluyor" diyen İsmail Kartal, altın tepsiyle önüne sunulan tarih yazma fırsatını bir kez daha kendi hatalarıyla tepti.  "Fener'in çocuğu İsmail Kartal" tezahüratıyla yetinmeyi bilmedi. Kendisini her fırsatta kucaklayan Fenerbahçe taraftarıyla da tüm bağını kopardı.

İletişim konusunda her gün ayrı bir felakete imza atan İsmail Hoca, maç sonunda elenmenin faturasını, penaltı kaçıran ve oyuna sonradan girip bekleneni veremeyen oyunculara kesti. Bu maçın penaltılara kalması senin hatan hocam.

Son 80 dakikada isabetli şut yok!

Atmosferin yarattığı havaya aldanıp, iyi futbol oynandığını düşünüyorsun. Ama normal şartlarda Fenerbahçe'nin bu kadrosu, 50 bin kişilik orduyu arkasına alıp Olympiakos'u İpsala'ya kadar çıplak ayak kovalaması lazımken, uzatmalarla birlikte son 80 dakika isabetli şut bile çekemedin!

Yine de, kariyeri boyunca 2 penaltı kurtarmış kaleciye, aynı köşeden 3 penaltı kurtarma fırsatı veren oyuncular da eleştiriden muaf değil.

Dev aynasında değil boy aynasında bir bak

İsmail Hoca, kendisine dev aynasında bakmayı bırakıp, boy aynasında bakmadığı sürece, elde kalan Süper Lig hedefi için de pek umut beslemek mümkün değil.

Penaltı atışları sona erdikten sonra oyuncularını tebrik bile etmeyen ve direkt soyunma odasına giden İsmail Kartal, belli ki sadece taraftarla değil, futbolcularla da bağını koparmak üzere.

Peki, bu sırada yönetim nerede?
Hikayenin devamı Sivas'ta...

 

Sözcü/Alican Özcan

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi