RTÜK’ÜN RİZE TOPLANTISI ÜZERİNE
RTÜK’ÜN RİZE TOPLANTISI ÜZERİNE
RTÜK’ÜN RİZE TOPLANTISI ÜZERİNE
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Yerel ve Bölgesel kuruluşlara yönelik toplantılarının 6.sını geçtiğimiz hafta sonunda ilimiz Rize’de yaptı.
RTÜK’ün kuruluş tarihinden önce basın yayın içerisinde yer almış sürekli basın kartı sahibi biri olarak bugüne kadar sektörle ilgili onlarca toplantıya katıldım. Hiçbiri sorunlara şifa olmadı. Bu toplantıya da öylesine düşüncelerle, davete icabet gerekir diye katıldım. O nedenle toplantıyla ilgili bir değerlendirme yazısı yazmayı düşünmüyordum.
Ancak, Çağdaş Gazeteciler Derneği ve ANKA İl Temsilcisi, Kuzey teve ve Rize Nabız sitelerinin müdavimi Gencağa Karafazlı, toplantıya neden katılmadığına dair yazdığı yazıda Rize Basınına atıf yapıp, eleştiride bulununca ben de birkaç şey yazmak istedim..
RTÜK, toplantı öncesi 19 ile yönelik Radyo ve Televizyonları programa davet ettiğini duyurmuştu. Buna rağmen belirtilen illerde onlarca Radyo-TV olmasına rağmen toplantıya çok az sayıda kişi katılmıştı. Vali bey burada yaptığı konuşmada göreve geldiğinde Rize’deki basın mensuplarına verdiği davete 80 kişinin katıldığını, bu sayıya hem sevindiğini, hem de şaşırdığını belirtince, doğrusu salonda yer alanların azlığı beni de şaşırtmıştı. Vali beyin toplantısına KAÇKAR MEDYA adına bizlere bir davet gelmemesine rağmen 80 basın mensubu davet edilmiş veya katılmışsa bu hesaba göre salonun dolması işten bile değildi. Gördüğüm tablodan anladığım; herhalde RTÜK ve paydaşları Rize yerel basınını bu toplantıya çağırmayı gerekli görmemişti.
Protokolü ve duyumla gelen habercileri saymazsak 19 ilden kaç radyo ve televizyon temsilcisinin bu toplantıya katıldığını doğrusu ben de merak ediyorum !
Muhalif gazeteci Karafazlı’nın yazısında RTÜK yetkililerinin bu toplantı için işbirliği yaptığı, ziyarette bulunduğu kişi ve kuruluşlarla ilgili öne sürdüğü “yolsuzluk ve FETÖ” iddiaları basında defalarca yer aldığı için bu konuya girmek istemem. Herkesin bildiği, medyaya ve mahkemelere yansımış iddialardan görevi medyayı denetlemek ve düzene sokmak olan bir kuruluşun haberdar olmaması söz konusu ise bence bu durum önemli bir eksiklik olarak görülür.
Benim, sık sık yazılarımda dile getirdiğim bir gerçek var: FETÖ, hala bir şekilde devletin içine güçlü bir şekilde yerleşmiş durumda ve bunun farkında olan birçok kişi “yarın, öbürgün ne olur, ne olmaz” düşüncesiyle durumları aleni olan devlete sağdan, soldan sızmış bu kişilere göz kırpıp, şirinlik gösteriyor..
Ancak, şunu hakkaniyet ölçüsü olarak belirtmeliyim ki RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin oldukça iyi niyetle hareket eden birisi ve toplantının Türkiye’nin ücra bir köşesi olan Rize’de tertip edilmesinde kendisinin Rize doğumlu olmasının son derece etkisi var. O nedenle; kendisine teşekkür etmeli..
RTÜK Başkanı Şahin’in konuşmasında Filistinde, Gazze’de yaşanan soykırıma dikkat çekip, yerel medyaya Filistin halkına desteği nedeniyle teşekkür etmesinin ardından kürsüye davet edilen sayın valimiz İhsan Selim Baydaş’tan da İsrail vahşetiyle ilgili birkaç cümle kurmasını beklerdim. Zira, İsrail zulmünün teşhiri konusunda yerel medya son derece önemli olduğu için, sayın valimiz bunu es geçmez diye düşünmüştüm. Ama sayın valimiz nedense bu konuya değinmedi.
Toplantının ilk bölümünde radyo ve televizyon yayıncılığının yasal konularına değinilirken ikinci bölümdeki soru cevaplarda daha çok internet medyasının sorunlarının gündeme gelmesi bu mecranın geleneksel medyanın önüne geçtiğinin bir göstergesi gibiydi.
Bu doğrultuda yapılan bazı şikayetler sayın valimizin “yaptığım toplantıya 80 basın mensubu katılınca şaşırmıştım” sözüyle birlikte düşünülünce Rize’de bu alanda ciddi bir tartışma ortamı olduğu iyice açığa çıkıyordu. Demek ki bu konuda ortada birilerini rahatsız eden bir durum var ve bu durumdan rahatsız olanlar bu durumun istekleri doğrultusunda giderilmesini istiyorlar..
Eğer, sorun internet imkanlarıyla oluşan yeni medya düzeninden rahatsızlık duymaksa,şimdiden söyleyeyim; herkes bu rahatsızlığa kendini alıştırsın. Zira, internet “yurttaş gazeteciliği” diye bir kavramın doğmasına yol açtı ve artık herkesin kamuoyuna ulaşması bu sayede iyice kolaylaştı. Bunda RTÜK’ün de yapabileceği bir şey yok. Bu evrensel olguya karşı sadece yargısal korunma mümkün.Kişilerin hakkına giriliyorsa yapılabilecek tek şey yargıya başvurmak..
Buradan bakıldığında artık fiili durum RTÜK’ü her geçen gün daha da anlamsız hale getiriyor. RTÜK, bu gidişle sadece belirli görevlerle sınırlı bir iktidar aparatı gibi görev yapmakla suçlanan bir kurum olmanın ötesine geçemeyecek. Hatta daha da vahimi; faaliyetini RTÜK çerçevesinde yürütmeye çalışan kuruluşların başında Demokles’in kılıcı gibi durmanın ötesine geçemeyecek..!
Bu kurumun eski yöneticilerinin kuruluşumuz KAÇKAR TV’ye kestiği haksız cezalar ve yaptıkları bunun en bariz örneği. Bugünkü medya düzeninde dönen dolaplar nedeniyle uydu yayınımızı sonlandırıp, sadece internet yayınıyla yetinmek zorunda kalışımız içinde bulunduğumuz bu kirli atmosferin bir sonucu..
Bu toplantı vesilesiyle özetle şunu söyleyeyim; bu ülkede birçok şey iyi gitmiyor ve medya sektörünün içinde bulunduğu durum da bunun bir sonucu..
Haber:Yorum: Adnan ONAY
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.