Rize’de ekmek 5 TL’den 7 TL’ye çıktı
Rize’de ekmek 5 TL’den 7 TL’ye çıktı
zam oranınızın iyi ya da kötü olması enflasyona göre kıyaslanmalıdır.
Enflasyon toplumlar için en iyi göz boyama yöntemlerinden biridir. Patronunuz size yüzde bilmem kaç zam yaptım, maaşını rekor seviyede arttırdım der, ancak zam öncesindeki dönemde, satın alma gücünüz, çok daha iyidir.
Sizin zam oranınızın iyi ya da kötü olması enflasyona göre kıyaslanmalıdır.
Enflasyonun olmadığı bir ortamda maaşlara yapılacak yüzde 1 zam iyiyken, enflasyonun yüzde 200 olduğu yani fiyatların 3 katına çıktığı ortamda, maaşlara yüzde 100 zam yapmak yani maaşları 2 katına çıkarmak çok çok kötüdür. Yüzde 1’in yüzde 100’den daha iyi olduğu durum budur.
2005 yılından itibaren asgari ücret artışları senede 1’e düşürülmüştü. Enflasyonun düşük olduğu bu dönemlerde asgari ücret artışının yılda 1 kez yapılması uygundu. Son 2 senedir ise yılda 2 kez artışa gidilmekte. Hatta 2022 yılının başında 2.825 TL’den 4.253 TL’ye çıktığında rekor zam olarak duyuruldu ancak 6 ay geçmeden zam eridi gitti.
Yaşadıklarımıza baktığımızda asgari ücrete yılda kaç kez zam yapıldığının ya da zam oranının çok bir önemi kalmıyor. İlk aylarda alım gücünde nispeten bir iyileşme olsa da, 6 ay sonra alım gücü ilk günden daha kötü bir duruma geliyor.
Tabii ki asgari ücrete ve diğer ücretlere, memura, emekliye zam yapılsın ancak enflasyon durdurulmadığı sürece zamların ömrü 2-3 ayı geçmiyor ne yazık ki.
Yeni asgari ücret açıklandığında 11.402 TL yaklaşık olarak 482 dolara denk geliyordu. Bugün ise yaklaşık 423 dolar.
Bize ne dolardan diyenlere Rize simitinden yani kel simitten örnek vereyim. 11.402 Tl ile 7600 tane kel simit alınırken bugün 3260 tane alınabiliyor. Yılsonu ne olacak Allah bilir.
Asgari ücretin biraz üstünde alanlarda ise durum daha vahim, çünkü her zaman asgari ücretten daha düşük oranlarda zam alıyorlar. Bu gidişle herkes asgari ücret ya da asgari ücretin çok az üstünde maaş alacak.
Normalde asgari ücret vasıfsız, yeni başlayanlara verilen bir ücret idi. Hatta büyüklerinizden, asgari ücretle de olsa bir başla, daha sonra o yükselir lafını bolca duymuşsunuzdur. Şimdi böyle bir durum kalmadı. Tüm bu duruma ek olarak asgari ücret verileni işyerlerinde, işverenin ücretin bir kısmını elden geri almayı teklif ettiğini de duyuyoruz.
Türkiye’de çalışanların yarısından fazlası, asgari ücret ya da asgari ücretin çok az üstünde maaş alıyor. Dünya’nın gelişmiş ülkelerinde ise bu oran yüzde 10’u geçmiyor. Hatta oranın yüzde 3 - yüzde5 olduğu birçok ülke bulunmaktadır.
Türk- İş’in açıkladığı Haziran 2023 tarihli açlık ve yoksulluk sınırı verilerine göre, dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 10 bin 373 TL’ye, yoksulluk sınırı 33 bin 788 TL’ye yükseldi. Bekar bir çalışanın yaşama maliyeti de aylık 13 bin 471 TL’ye çıktı. Temmuz ayında açlık sınırı asgari ücreti yakalayabilir ancak sonrasında da asgari ücret açlık sınırının altında kalacak gibi gözüküyor.
Asgari ücrete gelen zam oranı yüzde 34, Rize’de ekmek 5 TL’den 7 TL’ye çıktı ve yüzde 40 zamlandı. Ne anladık bu zamdan. Haziran ayında 8.506 TL alan bir asgari ücretli çalışan, 1.701 adet ekmek alabiliyordu. Eylül ayında 11.402 TL alan aynı çalışan 1.629 ekmek alabiliyor. 72 ekmek nereye gitti. Kaşıkla verip kepçe ile almak bu oluyor galiba…
TÜİK, 4 Eylül Pazartesi günü, geçtiğimiz aya göre fiyatların yüzde 9,09 arttığını, geçtiğimiz yıla göre de yüzde 58,94 arttığını belirtti. Yani belirlediği sepet geçtiğimiz ay 100 TL ise bu ay 109,09 TL olduğunu, Geçtiğimiz yıl 100 TL ise bu yıl 158,94 TL olduğu anlatmak istiyor.
Malum Eylül dönemi okula dönüş dönemi, artık önlük kalmadı ama yeni okul kıyafetleri, ayakkabının, kırtasiye malzemelerinin alındığı bir dönem geçtiğimiz sene velilerimiz 1000 TL harcadıkları bu okula dönüş dönemi ihtiyaçları için bu sene ne kadar harcadılar acaba. Ben bir veli olarak geçen hafta gördüm ki en az dört veya beş katına çıktı .Herkes yaşadığı enflasyonu en iyi kendisi biliyor.
Eylül döneminden sonra havaların soğumasıyla beraber kışlık yakacak düşüncesi vatandaşı sardı. Doğalgaz fiyatlarından korkanlar bir tarafta, klima ile ısınanlar ise elektrik fiyatlarından korkanlar olarak diğer tarafta, çareyi sobaya dönmekle buluyor. Bağı bahçesi olan odunu bir şekilde oradan temin ediyor ancak olmayanı zor günler bekleyecek gibi. Vatandaş şimdiden bunu düşünüyor.
Okula dönüş alışverişi ve kışlık yakacak için kredi kullanalım ya da kredi kartında limit varsa alalım desek, kredi verilmiyor, verilse de faizler çok yüksek, ha keza kredi kartı ödemediğinde ise faizler yükseltildi.
Giderler sürekli artıyor ama gelir kısmı sıkıntılı, artsa dahi gecikmeli ve yetersiz artıyor.
Seçim öncesi 20 TL olan dolar kuru, seçim sonrasında 27 TL sınırına yaklaştı. Euro ise 30 TL sınırını aştı. Asgari ücretli, emekli, çalışan maaşlarına yapılan zamları eline alamadan zamlar fazlasıyla geri alındı.
Yurtdışından getirilen telefonlar için kayıt bedeli 6.091 TL’den 20.000 TL’ye çıktı. Benzinde 5 TL ÖTV artışı oldu, verginin vergisinden dolayı 6 TL zamlandı. 1 litre benzin 34-35 TL. Motorine de benzer zam geldi. Akaryakıta gelen zam demek, iğneden ipliğe zam demektir.
Yetmedi tüm ürünlerdeki KDV oranları yüzde 8’den yüzde 10’a, yüzde 18’den ise yüzde 20’ye çıktı. Temizlik ürünlerinde ise KDV oranı yüzde 8’den doğrudan yüzde 20’ye çıktı. Kurumlar Vergisi arttırıldı. Bunların hepsi vatandaşın sırtına bindi.
Ekim ayından sonra yeni vergilerin gelmesi kaçınılmaz görünüyor.
Meclisten geçen ek bütçeye baktığımızda yapılan bu zamların, vergi artışlarının yeterli olmadığını görüyoruz. Henüz güncelleme gelmeyen ürünlere de vergi artışı eli kulağındadır.
Kemerlerinizi sıkı bağlayın daha yeni başlıyoruz.
Satın alma gücümüzün arttığı, gelirlerimizin enflasyonun üzerinden arttığı günlerin gelmesi dileğiyle.
MUSTAFA BARIŞ ÖZTÜRK
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.