GASSAL. BU BİR DİNİ DİZİ DEĞİL SEYREDEN KENDİNİZDEN BİRŞEYLER BULACAKSINIZ
GASSAL. BU BİR DİNİ DİZİ DEĞİL SEYREDEN KENDİNİZDEN BİRŞEYLER BULACAKSINIZ
Öncelikle belirtmeliyim ki; bu bir dini dizi değil. Gassallğın zihinlerde bıraktığı dini algıya teslim olanlar benim gibi bu diziyi dini dizi sanabilirler. Senarist buradan yola çıkarak konusunu temellendirmiş.
GASSAL
İstanbul’un birçok yerinde, metrolarda reklamlarını görünce herkesin gözüne sokulan bu diziyi birçokları gibi ben de merak etttim doğrusu. Ancak, dini motiflerle süslenmiş, insanlar üzerine bol bol boca edilen dini dizilerden oldum olası uzak durmam bir yana bu diziyi övenlerin genel beğenilerini de dikkate almam nedeniyle uzun bir süre bu diziyi izlememeye direndim. Merak, günden güne dalga dalga yayılıp bizim ev halkını da sarınca oturup izlemeye karar verdim.
30’ar dakikalık on bölümlük bu dizi film festivallerindeki filimlerin sıkıcı atmosferiyle başlıyor ve ilk bölümlerdeki uzatmalar, tekrarlar, anlamsız gözüken konuşmalar benim gibi bu diziye direnenlere “işte tam da düşündüğüm gibi, basit bir dini propaganda filmi” hissi veriyor. Üstelik, filmin sonuna eklenen ve bölüm sonuyla bütünleştirilmiş olan Ferdili arabesk şarkılar olumsuz kanaatleri iyice perçinler nitelikte.
Oysa, dizi ilerledikçe izleyiciyi neredeyse tekrar başa döndürüp o basit diye düşünülen bölümleri yeniden izlettirme hissine kaptırıyor. Sadece bu yönüyle bile izleyiciyi ekrana bağlayarak sonraki bölümleri merak ettiriyor.
Öncelikle belirtmeliyim ki; bu bir dini dizi değil. Gassallğın zihinlerde bıraktığı dini algıya teslim olanlar benim gibi bu diziyi dini dizi sanabilirler. Senarist buradan yola çıkarak konusunu temellendirmiş.
Bu dizi; toplumun her kesimini irrite edebilecek gassallık üzerinden çocukluk travmalarının ortaya çıkardığı yalnızlığın hayata tutunma çabalarının bir serüveni. İlerleyen her bölümde, bölüm sonlarındaki arabesk müziğin tonunun değişimi herkese bir şeyler hissettiriyor, izleyicilerin her birinin ruhunun derinliklerindeki bir yere dokunuyor.
Diziyi sevdiren önemli faktörlerden biri de gassal(Baki) Ahmet Kural’ın oyunculuk performansı..Gerçekten kusursuz bir oyunculuk sergilemiş.
Dizi; annesini küçük yaşta kaybetmiş, hapislere düşen sorumsuz, uçarı bir babanın yükünü omuzlarında taşıyan Baki’nin her an içinde büyüttüğü ölüm sorgusuyla gassal olması ve gassallık ile çocukluktan gelen travmalarla büyümüş olmanın birleşimiyle ortaya çıkan kişiliğin toplumla ilişki kurmaktaki zorluğunu anlatıyor.
Dizinin içine serpiştirilmiş aşk hikayeleri ise herkesin içinde taşıdığı yalnızlık duygusunu çeşitli dramlarla açığa çıkarıyor..
Dizinin yapımcı ve senaristleri aşina olduğumuz kişiler değil. Bu durum izleyiciyi başlangıçta tedirgin etse de durum hiç de öyle değil. Güzel bir dizi ortaya çıkarmışlar. İlk on bölümün ardından çekimleri tamamlanmış olan yeni bölümleri de gösterime girecekmiş.
Umarım her dizi gibi işi çığırından çıkarmazlar, tadında sonlandırırlar..
Eğer, duygularınız böylesi bir diziyi izleyecek kadar körelmemişse bu diziyi izleyin derim. Eminim ki sizler de dizide kendinizden bir şeyler bulacaksınız.!
Konu yalnızlıkla örülü ise bu dünyada kim yalnız değil ki?
Dostoyevski’nin deyimiyle; “Etiyle, kemiğiyle gerçek birer insan olmak o kadar zor ki...”
Adnan ONAY
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.