BİR GÜZEL İNSAN BİR GÜZEL KİTAP İMDAT EKŞİ EKŞİOĞLU TARİHİ
BİR GÜZEL İNSAN BİR GÜZEL KİTAP İMDAT EKŞİ EKŞİOĞLU TARİHİ
Ekşioğlu ailesi, Türkiye'nin en köklü sülalelerinden biri. Öyle ki 'Ekşioğlu Cumhuriyeti' olarak dahi nitelendiriliyor. Nüfus kayıtlarına göre ailenin 300 binden fazla üyesi var. Her alanda başarılara imza atan bireyleri var. Tarihe kültüre sevdalı İş İnsanı İmdat Ekşi aile tarihine dair uzun soluklu araştırmalar yapıyor. 2004 yılında yazdığı Hakkı Ekşi'den Ekşi Ali'ye Ekşioğlu Tarihi kitabında bilgileri genişleterek ve birçok sayıda belge bilgiye ulaşarak ikinci kitabı İmdat Ekşi'den Ekşi Ali'ye Kadar Uzanan Ekşioğlu Tarihi isimli eseri Profil Kitap tarafından yayınlandı.
Ekşioğlu ailesi, Türkiye'nin en köklü sülalelerinden biri. Öyle ki 'Ekşioğlu Cumhuriyeti' olarak dahi nitelendiriliyor. Nüfus kayıtlarına göre ailenin 300 binden fazla üyesi var. Her alanda başarılara imza atan bireyleri var. Tarihe kültüre sevdalı İş İnsanı İmdat Ekşi aile tarihine dair uzun soluklu araştırmalar yapıyor. 2004 yılında yazdığı Hakkı Ekşi'den Ekşi Ali'ye Ekşioğlu Tarihi kitabında bilgileri genişleterek ve birçok sayıda belge bilgiye ulaşarak ikinci kitabı İmdat Ekşi'den Ekşi Ali'ye Kadar Uzanan Ekşioğlu Tarihi isimli eseri Profil Kitap tarafından yayınlandı.
ÇİZGİ DIŞI BİR İŞ İNSANI
İmdat Ekşi kendi deyimiyle çizgi dışı bir insan. Ekşioğlu Tarihi kitabını okuduğunuzda bu eserin bilindik yazı türlerinin dışında olduğunu fark ediyorsunuz. Altmış yaşında, Türkiye genelinde on binlerce kişiyi istihdam eden bir iş insanı olan İmdat Ekşi, okumayı, araştırmayı ve yazmayı çok seviyor ve bu alanda emek harcıyor, eserler ortaya koyuyor. Genellikle iş insanları bütün mesaisini asıl işi için harcarken; o, hobi olarak başladığı fakat artan bir mesaiyle uğraştığı bu alanda ciddi eserlere imza atıyor. Hatta bu işin ticari açıdan zararları olsa da bu güzel uğraşından vazgeçmiyor. Ekşioğlu Tarihini kaleme alma gayesini şöyle özetliyor: “aile geçmişimizi araştırıp şirketimizde kurumsal bir yapının inşasına mani olan nedenleri tespit edebilmektir ve elde ettiğim bilgilerle ailemizin geleceğini tasarlayarak sonraki kuşakların önündeki engelleri kaldırmaktır. Çünkü İbn Haldûn'un Mukaddime'de dediği gibi "Geçmişler geleceğe, suyun suya benzemesinden daha ziyâde benzer." Geçmişi doğru tespit edersek, gelecekte nereye gideceğimizi görebiliriz. Eğer geçmişteki hatalarımızdan ders alıp onları düzeltirsek de gelecekte istediğimiz sonuca en yakın noktada olabileceğimiz inancındayım. Ülkemizde yapılan tarih çalışmalarında, belli kalıplara bağlı kalarak araştırma yapılır. Olaylar, dönemin resmî ideolojisine uygun olarak ve muktedirlerin görmek istediği şekilde kaydedilir.
GEÇMİŞTEN DERS ALMAK GELECEĞE IŞIK TUTMAK
İmdat Ekşi’nin müteahhitlikle uğraştığı için siyasi kadrolarda yer alan en alttan en üst rütbeliye kadar pek çok kişiyle tanışma diyalog kurma imkânı oldu. Askerlikte tecrübe ettiklerinin yanı sıra müteahhit olarak askerlerle çalıştığı için bir ticaret geçmişi de var. Generalinden erine kadar herkesi yakından tanıdı. Üniversite eğitimi aldı, daha sonra üniversitelerde çok kez müteahhitlik yaptı. Rektöründen öğretim görevlisine, öğretim görevlisinden hizmetlisine kadar kim varsa hepsiyle diyalog kurdu. Adliye yaptı, aynı şekilde en tepeden en alt kademeye kadar olan tüm personelle iletişimi oldu. Ülkemiz genelinde en büyük sağlık kuruluşlarının binalarını inşa etti, o vesileyle de Sağlık Bakanlığıyla ilgili bilgi ve tecrübeler edindi. Sonuç olarak, Türkiye'nin son elli yılında siyaset, bürokrasi ve özel sektör alanlarındaki yöneticilerle iç içe geçen bir hayat yaşadı. Bugüne kadarki gözlem ve tecrübeleri sonucunda şunu söylüyor: Ülkemizde olaylar; samimi ilişkiler içerisinde ve icraat gösterilen alanlarda cereyan ederken, toplum önünde ve kamu nezdinde aktarıldıklarında gerçekle ters düşen beyanlar kaydedilebilmektedir. Oysa yapılan hatalardan ders çıkarmak ve aynı yanılgılara düşmemek için söz konusu hataların hiçbir değişiklik yapmadan kaydedilmesi gerekir. Hatalar iki nedenden kaynaklanır. Birincisi; ilke, strateji ve taktiklere ilişkin hatalardır. İkincisi ise uygulamadan doğan hatalardır. Bizim için önemli olan birinci tip hatalardır ki bunların nedeni; ülkemizi idare edenler ile başta siyasi ve bürokratik kurumların yöneticileridir. Bu yöneticiler aynı zamanda gücü elinde bulunduran muktedirlerdir. Ülkemizdeki denetim kurumları da bu muktedirlere bağlıdır. Dolayısıyla yapılan hataların gerçek anlamda kaydedilmesi, muktedirlerin itham edilmesi anlamına gelir. Bu sebeple kayıtları tutanlar olayları olduğu gibi değil, muktedirlerin istediği gibi kaydeder. Bunun sonucunda da aynı hataların devamlı yapılması kaçınılmaz olur. Bu çalışmayı bizzat yapmamın nedeni; şahit olduklarımı, üzerinde hiçbir değişiklik yapmadan kayıt altına almak istememdir. Böylece ailemizin gelecek nesilleri, benim 60 yılda gördüğüm hataları okuyup ders çıkarsın ve geçmişte yapılan hataları tekrar etmesin. Buradaki amacım tecrübelerimi ve araştırdığım kadarıyla geçmişimizi şeffaf olarak aktararak hata döngüsünü kırmaktır. Sonuç olarak ben, aile tarihimi doğru bir şekilde anlayıp oradan dersler çıkarabilmek için ülkemizdeki yerleşik yöntemleri kullanmadım. Kendi oluşturduğum bir sis- temle bu kitabı yazdım.
EKŞİOĞLU ALİ’NİN NESLİ
İmdat Ekşi Kitabının ö sözünde şu bilgilere yer veriyor: “Bu kitapta ülke tarihine dair bilgiler var; aile tarihimizle ilgili Osmanlı arşivlerinden, tarihî eserlerden, toplantı kayıtlarından, şecerelerden, mezar taşlarından edindiğim bilgiler var; aile içinde anlatılagelen rivayetler ve uzmanlara yaptırdığım çalışmalar da var. Elde ettiğim kayıtlı bilgilerin orijinal belgeleri kitapta mevcuttur. Yıllardır yaşadıklarım ve okuduklarım sonucunda öğrendiklerime kendi fikirlerimi de ekleyerek kaydettiğim kısımlar da bulunmaktadır. Genlerimden gelen kodlarla şekillenen mizaç ve kişilik özelliklerim, olayları algılama ve çözüm bulma becerilerim sayesinde bir bireyi olduğum ailenin adına en doğru sonuca ulaşacağım kanısındayım. Ekşi Ali'nin nesli olarak yüz binlerce kişi olduğumuzu iddia ediyoruz. Elinizdeki eserde yer alan görüşlerimin tüm aileyi bağlamayacağı ve ben- den farklı düşünenlerin olabileceği de bir gerçektir. Yani kitabın içindeki bilgiler, tespitler, fikirler, iddialar ve görüşler sadece beni bağlar. Kimseyi temsil ettiğini iddia etmiyorum. İsteyen bu bilgilere inanır ve kabul eder. Talebim, sunduğum bilgiler arasında yanlışlar varsa, bunların delilleriyle tespit edilip ortaya konulmasıdır. Böylece ailemizin geçmişi hakkında daha doğru ve kesin bilgilere ulaşmış oluruz.
KAPSAMLI BİR ARAŞTIRMA
2004 yılında yazdığım ilk kitabımda da bu kitapta da Osmanlı arşivlerinde veya diğer farklı kayıtlarda bulduğum bilgilerden -tümünü kitaba koymadım ama- paylaştıklarımın hepsi ham olarak doğrudur. Başkasından aldığım fikir ve bilgilere de kaynak göstererek yer verdim. Şahsi fikirlerimi de kendi görüşüm olduğunu belirterek yazdım. Babamdan başlayarak geriye doğru gidebildiğim kadar gittim ve tüm dedelerime ulaşmaya çalıştım. Bunlardan mezarını bulabildiklerimin mezarlarını da kaydettim. Nihayet 1700'lere kadar uzandığımda tespit edebildiğim en büyük dedem, İkizdere'ye gelen Ekşizâde İbrahim Ağa oldu. Ona kadar verdiğim bilgiler yüzde yüz doğru ve belgelidir. İbrahim dedemin geldiği yerin Kondu olduğu kesindir. Kondu'ya yerleşen ve Kondu'yu ilk kuran Ekşi Ali dedem de tahminen 1450-1500 yıllarında oraya yerleşmiştir. Ayrıca Ekşi Ali dedemin geldiği yerin de Divriği bölgesi olduğu kesindir. Divriği ve çevre bölgelere yerleşen Oğuz boylarının hangileri olduğu tarihî kaynaklarda bellidir. İbrahim dedemin serdar ve serdengeçti ağası olması, Ekşi Ali dedemize dair bize anlatılanlar ve bugünkü ailemizin karakteristik özellikleri göz önüne alındığında, Oğuzların Kayı, Bayat, Alkaevli ve Karaevli boylarından birine mensup olduğumuza ben ikna oldum ve bunun %99 doğru olduğuna inanıyorum.
Fatih Sultan KAR
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.