RİZELİ ÜNLÜ HOCA'NIN BÜYÜK BAŞARISI
Prof.Dr.Mehmet HABERAL :
DÜNYAYI İSTANBUL’DA BULUŞTURACAK...
DÜNYANIN GÖZÜ TÜRKİYE’DE…
Türkiye’nin ve Dünya’nın ” Onur ” Bilim adamı...
Haberal hoca kendisine yapılan haksızlıklara : “Memleketime küsecek değilim. İyi ki Türkiye var. Her şeyimi bu ülkeye borçluyum” diyor.
Başkent Üniversitesi’nin kurucusu, ilk rektörü, Yönetim Üst Kurulu Başkanı. Prof. Dr. Haberal Hocamızı ofisinde bir ay önce ziyaret ettik. Araya seçim tarihi, adaylıklar, seçimler girince ;yazımızı ertelemek zorunda kaldık.
Haberal hoca randevu verdiği gün, Konya’da bir böbrek ameliyatını gerçekleştirip Ankara’ya dönmüştü. Başkent Hastanesi’ndeki hastaları ile ilgilenmiş, akşam üstlü de görüşmek isteyenlere randevu vermişti. Randevu kapsamında bizde görüştük.
Çalışma odası, “Millî Kütüphane” gibi… Tarih kokuyor. Titiz bir çalışma ile 100 adet “Doktora tezi “çıkar ofisinde. Atatürk için padişah tarafından çıkarılan “ İdam Fermanı’ndan tutun da, Cumhuriyetin kuruluş aşamasındaki tüm belgeler duvarında asılı. Tarih kokan, gerçek belgelerle , resimlerle dolu bir ofis...
İnsan o ofisten bir ay boyunca araştırma yapmak istiyor. Hoca dünü, bugününü ve de yarınını hem anlatıyor, hem de belgeleriyle gösteriyor…
Prof. Dr. Mehmet Haberal tarafından gerçekleştirilen ilk kurumsal yapılanma, 1980 yılında kurulan Türkiye Organ Nakli Yanık ve Tedavi Vakfı’dır. Bunu, 1982’de ilk Diyaliz Merkezi ve 1985 yılında Başkent Hastanesi’nin, Ankara’da hizmete açılışı izledi.
Hemen ardından da, 1986 yılında” Prof. Dr. Mehmet Haberal Eğitim Vakfı” kuruldu. 1994 yılında ilk öğrencilerini alan Başkent Üniversitesi, şimdi, bir zamanlar bozkır olan Ankara’daki Bağlıca Yerleşkesinde, 20 bine yakın öğrencisi, 2000’in üzerinde öğretim görevlisi, binlerce çalışanı ve 50 bine yakın mezun sayısı ile, Türkiye’nin en saygın üniversitelerinden biri oldu.
ÜNİVERSİTEYİ KURDU,
BİNLERCE ÖĞRENCİ YETİŞTİRDİ…
30 yıl gibi, bir üniversite için kısa sayılacak bir sürede gelinen noktayı özetleyecek olursak ; Başkent Üniversitesi bünyesinde halen:
12 Fakülte, 1 Devlet Konservatuvarı, 8 Meslek Yüksekokulu, 8 Enstitü, İngilizce Hazırlık Okulu, Orkestra Akademik Başkent, Atatürk İlkeleri Uygulama ve Araştırma Merkezi, Kültür ve Sanat Araştırmaları Merkezi, Afet Uygulama ve Araştırma Merkezi, Deney Hayvanları Üretim ve Araştırma Merkezi, Mithat Çoruh Kalite Yönetimi Araştırma Merkezi gibi toplam 15 Uygulama ve Araştırma Merkezi;
70 Lisans programı, 30 ön lisans programı, 30’ün üstünde yüksek lisans programı, 15 doktora programı; ve daha fazlası. Başkent Üniversitesi’ne bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları olan Ankara’da Başkent Üniversitesi Kolej Ayşe Abla Okulları ve Adana’da Adana Özel Başkent Okulları ve diğerleri bulunmaktadır…
KURDUĞU HASTANEDE ŞİFA DAĞITTI
Başkent Üniversitesi, Ankara Hastanesi ve Bağlıca Kampüsü başta olmak üzere hastaneler, diyaliz merkezleri, rehabilitasyon merkezleri, poliklinikler vb 25 merkezde sağlık hizmeti veriyor. Üniversiteye bağlı yan kuruluşlar olarak, Türkiye’nin haber ve bilgi kanalı Kanal-B Televizyonu, Radyo Başkent, Bütün Dünya dergisi, Ankara Kızılcahamam ve Gölbaşı Patalya otelleri, ilk planda sayılabilir.
Kızılcahamam’da kurulan çiftlikte, Kazan’daki süt ve süt ürünleri fabrikasının ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik üretim faaliyetleri sürmekte. Yine Kazan’da kurulan Transplantasyon ve Gen Bilimleri Enstitüsü’ndeki Biyoteknoloji, Bitki Genetiği ve Transplantasyon Teknolojisi Araştırma Laboratuvarları’nda, sağlık, endüstri ve tarım alanlarında değerlendirilmesi mümkün olan, moleküler ve biyokimyasal düzeyde araştırma ve uygulama çalışmaları yapılmaktadır.
Başkent Üniversitesi, “Kadın ve Özürlü Farkındalığı” konularında, Ankara’da en yüksek istihdamı sağlayarak, birincilikle ödüllendirildi. Üniversitenin “ilk”leri kadar, Haberal’ın “ilk”leri de son derecede çarpıcıdır ve kitaplara sığmayacak düzeydedir… Bunların da bazıları:
3 Kasım 1975 tarihinde Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Bölümü’nde, Türkiye’de ilk kez, annesinden 12 yaşındaki bir çocuğa, akrabalar arası böbrek naklini gerçekleştirdi.
DÜNYAYA ÖRNEK OLDU
10 Ekim 1978’de Avrupa Transplantasyon Birliği’nden (Eurotransplant) sağlanan ölü böbreği ile Türkiye’de ilk defa kadavradan böbrek transplantasyonununu gerçekleştirdi. 2238 sayılı “Organ ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli” yasasının hazırlanıp, 3 Haziran 1979’da yürürlüğe girmesini sağladı. 1983’te, o zamana kadar tüm dünyada en fazla 36 saat saklanabilen kadavra böbreklerin saklanma süresinin 111 saate kadar uzatılmasını sağlayan çalışmasını yaptı.
8 Aralık 1988’de, Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Türkiye’de ilk kez, kadavradan karaciğer naklini gerçekleştirdi. 15 Mart 1990’da, Kuzey Afrika, Ortadoğu, Avrupa ve Türkiye’de ilk kez, çocuklarda canlıdan segmental karaciğer naklini gerçekleştirdi. 24 Nisan 1990’da, dünyada ilk kez, yetişkinlerde canlıdan segmental karaciğer naklini gerçekleştirdi. 16 Mayıs 1992’de dünyada ilk kez yapılan bir uygulamayla, aynı vericiden, aynı anda hem kısmi karaciğer naklini, hem de böbrek naklini gerçekleştirdi.
MİLENYUM MADALYASINA LAYIK GÖRÜLDÜ
2000’de, Dünya Organ Nakli Derneği tarafından “Milenyum Madalyası” ile ödüllendirilen ilk Türk ve Müslüman bilim adamı oldu. 2010’da, Amerikan Cerrahlar Koleji’nin 97 yıllık tarihinde, “Şeref Üyeliği” payesi ile ödüllendirilen ilk Türk cerrahı oldu. 785’i uluslararası olmak üzere, toplam 1428 yayın ile, Türkiye’de uluslararası literatürde ilk kez bu kadar çok bilimsel yayını bulunan öğretim üyesi oldu.
ORGAN NAKLİNDE SEÇİLMİŞ İLK BAŞKAN
Prof. Dr. Mehmet Haberal, Dünya Organ Nakli Derneği’nin ilk seçilmiş Türk ve Müslüman Başkanı. Türkiye’nin ve Dünya’nın” onur” bilim adamı…
Mehmet hoca 40 yıl öncesini, dün gibi anlatıyor. Mehmet hoca hep iyinin, güzelin, hizmetin peşinde…
Hafızası süper…30 yıl önce vurduğu ilk kazmayı , karşılaştığı zorlukları , destek gördüğü dostlarını birer birer anlatıyor… Hiç unutmuyor…
Bağlıca’daki çölü nasıl bilim yuvasına dönüştürdüğünü gururla ifade etti…
BEDENİ SİLİVRİ’DE İKEN BİLE
VİZYONU DÜNYAYI DOLAŞIYORDU
Tekrarında fayda var. Bilinsin istiyorum. Haberal hocanın kurduğu örgüt bilinsin ki, gelecekte nesillerden nesillere aktarılsın… Haberal hoca , hapisteyken” Dünya Tıp Etik Bilimler Akademisi’ni ” kurmuş , hani örgüt kurmuş diyorlardı ya. Suçunu öğrenemeden beş yıl zindanlarda yatırıldı ya… Al sana örgüt... Sonunda Haberal hocanın üyesi olduğu örgüt bulundu…
27 ülkeden 66 bilim insanı bu örgütün üyesi! Bazıları ise: ABD’den Profesör Gamelli, Japonya’dan Profesör Aikawa, Kanada’dan Profesör Keown, Almanya’dan Profesör Land, İngiltere’den Profesör Nadey. Türkiye’de İlk Karaciğer Naklinin 25’nci Yıldönümü Kongresi’ni organize etmiş...
“Hapishaneden” tek tek yazışarak, teyitlerini almış, iç savaş halindeki Suriye dahil, 17 ülkeden 42 konuşmacının katılımını sağladı. İki ayda bir “Experimental and Clinical Transplantation” dergisini çıkardı Cezaevi’ndeyken. ABD’den Avustralya’ya Belçika’dan Hollanda’ya İran’dan Pakistan’a dünyaca ünlü otoriteler makalelerini Silivri’ye postalıyordu. Profesör Haberal şef editörlüğünü yapıyordu, Ankara’da basılıyor, 40 ülkeye gönderiliyordu.
“Sizin gibi önemli bilim insanını, suçsuz yerde hapise atan bir ülkede böyle bir etkinlik yapmayız” diyen dünya bilim otoritelerine ”Siz bizim içişlerimize karışmayın. Bu konu kendi ülkemle benim aramda” diyerek dünyaya meydan okuyabilen bilim insanı…Bir vatan sever..
ODUN ATEŞİ IŞIĞINDAN
LAZER TEKNOLOJİSİNE
Mehmet hoca, benim gibi Rizelidir. Aynı ilçeden sayılırız.(Rize-Pazar-Subaşı köyü) Hoca bu başarılarını anlatırken hem gururlandı, hem de çocukluğuna, odun ateşinin ışığıyla kitap okumaya çalıştığı Rize’deki köyüne götürdü onu. Hayallerini anlattı…
Rahmetli annesinin kendisine ettiği nasihati anlattı bize… Annesi hocaya” Oğlum, size iyiyi kimse vermez. İyiyi, güzeli, başarıyı sen bulup çıkaracaksın” derdi. Hoca da öyle yapıyor...
Profesör Haberal’ın vücudunu 5 yıl hapishaneye hapsetmişler ama, ideallerini bir gün bile tutsak edememişler. Hocanın bedeni Silivri’de kilitliyken bile vizyonu, başarıları dünyayı dolaştı.
DÜNÜ VE BUGÜNÜ ANLATIRKEN…
Mehmet hoca hedeflerini anlatırken, dünü-bugünü yorumlarken, hiç umutsuz olmadı. Üniversiteyi kurdu, çeşitli bölümlerle binlerce öğrenci yetiştirdi, yüzlerce akademisyen ve çalışanlara iş imkanı sağladı. Hastane kurdu şifa dağıtıyor. Binlerce kişiye iş imkanı veriyor…
Uğradığı haksızlığın yüzde birine maruz kalan biri, lanet olsun böyle memlekete, verdiğim emekler haram olsun der, yılgınlığa düşer, hiç olmazsa dert yanar. Tam tersine... “Cezaevine konulacağımı rüyamda görsem inanmazdım ama, oraya konuldum diye memleketime küsecek değildim ” diyor. İnsanın, her şartta daha iyi ne yapabilirim diye uğraşması gerektiğini anlatıyor.
Hayatın kıymetini bilecek kadar ölüm, özgürlüğünün kıymetini bilecek kadar hapishaneleri gördük. Tekrar ediyorum Mehmet hocanın vücudunu hapsetmişler, ideallerini bir gün tutsak edememişler.
Bedeni Silivri de iken, vizyonu dünyayı dolaşıyordu. Odun ateşinin ışığı ile kitap okumaya çalıştığı Pazar’daki köyünden. Odun ateşinin ışığından lazer teknolojisine gelmek kolay olmadı.
Türkiye’nin 13.Cumhurbaşkanlığı seçimleri devam ederken, ben size 2000’li yıllara yolculuk yaptırmak istedim.
Prof. Dr. Mehmet Haberal hocanın ne reklama ne de iltifatlara ihtiyacı vardır. Yazıyorum. Çünkü ona yapılan haksızlıklar unutulmasın. Balık hafızalılar hatırlasınlar ve özür dilesinler istiyorum.
CUMHURBAŞKANLIĞI GÖREVİNİ KABUL ETMEDİ…ÇÜNKÜ…
Tarihten bir yaprak… O dönemin de başbakan danışmanı olarak hem Mesut Yılmaz’a hem de Bülent Ecevit’e yakın isimlerden birisiydim. Ve bütün bu gelişmelere yakından takıp ederdim.
DSP-ANAP ve MHP’den oluşan koalisyon dönemi... Cumhurbaşkanı Demirel’in görev süresi sona erdi. Yeni bir cumhurbaşkanı arayışı başladı…
Gelelim Haberal Hoca kısmına… Meclis dışında ise, Prof. Dr. Mehmet Haberal Hoca’nın adı dolaşmaya başlar. Çünkü bütün liderler Haberal Hoca’nın adaylığına sıcak bakar. Temaslar, kulisler devam eder.
Mehmet hoca ,sağlık amaçlı hastaneye uğrayan Erkan Mumcu’ya” Erkan Bey, kimi Cumhurbaşkanı seçiyorsunuz? ” der. Erkan Mumcu’da hocaya “Hocam ,bugün öğleden sonra sizin Cumhurbaşkanlığı adaylığınızı açıklayacaklar” demesi ile bu gelişmelerden haberi olur Mehmet hocanın…
Bunun üzerine Haberal Hoca, dönemin Başbakan yardımcısı Hüsamettin Özkan’ı ziyaret eder ve bu görevi kabul etmeyeceğini belirtir. Gerekçesini de şöyle açıklar.
,” Demokratik toplumlarda Cumhurbaşkanının Meclis içinde seçilmesi gerekiyor. Meclis dışında seçilen cumhurbaşkanı meclisin itibarını zedeler. İtibarı zedelenen bir Meclise de cumhurbaşkanı olmak istemem” diyerek teklifi geri çevirir.
Kısacası Haberal Hoca “Ben bilim adamıyım. Bilimle, insan sağlığı ile uğraşmak istiyorum” der. Haberal Hoca “hayır” deyince Ahmet Necdet Sezer’in önü açılır. Gerisini biliyorsunuz.
Başkent Üniversitesi’nin kurucusu, ilk rektörü, Yönetim Üst Kurulu Başkanı. Prof. Dr. Haberal Hoca bu…
Prof. Dr. Mehmet Haberal Hoca için dünya “Müthiş, Türk bilim insanı” demeye devam ediyor. Haberal Hoca, Türkiye’nin onuru, dünyanın gururu. Güven veren dostlukları, onurlu dik duruşları, Türkiye’ye olan sevdaları, bağlılıkları ve bilime olan hizmetleri alkışlanacak düzeydedir. Dünya Organ Nakli Derneği’nin seçilmiş ilk Müslüman başkanı. Başarıları sayfalara, ödülleri vitrinlere sığmıyor…
Haberal Hoca’nın vücudunu 5 yıl hapishaneye hapsettiler. Fakat ideallerini bir gün bile tutsak edemediler. Silivri’de kilitliyken bile başarıları dünyayı dolaşan bir isimden söz ediyoruz. Uğradığı haksızlığın yüzde birine maruz kalan biri “Lanet olsun böyle memlekete. Verdiğim emekler haram olsun” der. Hiç olmazsa yaşadıklarından ötürü dert yanar, yılgınlığa düşer. Ne var ne yok satar, gider yurt dışına, el üstünde tutulur.
Tam tersine yukarıda da ifade ettiğim gibi “Memleketime küsecek değilim. İyi ki Türkiye var. Her şeyimi bu ülkeye borçluyum” diyor. Asalete bakın, şu güzelliğe bakın!
BÜTÜN DÜNYANIN GÖZÜ TÜRKİYE’DE…
Prof. Dr. Mehmet Haberal, Kurucusu olduğu Orta Doğu Organ Nakli Derneği'nin (Middle East Society for Organ Transplantation) 18. Uluslararası Kongresini 24-26 Mayıs tarihleri arasında Kızılcahamam, Ankara’da düzenleyecektir. Orta Doğu ve dünyada organ nakli alanındaki gelişmelerin ele alınacağı kongreye Tokyo’dan Buenos Aires’e dünya ülkelerinden çok sayıda bilim insanı davetli konuşmacı olarak katılacaktır. Kongre, 2018-2020 tarihleri arasında Başkanlığını yürüttüğü Dünya Organ Nakli Derneği (The Transplantation Society) tarafından da desteklenmektedir.
Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın 2023 yılında düzenleyeceği bir diğer kongre ise kurucusu olduğu Türkiye Yanık ve Yangın Afetleri Derneği ile Ortadoğu Yanık ve Yangın Afetleri Derneği’nin Uluslararası Kongresi olacak. “Recent Advances in Surgery & Burns” temalı toplantı 12-14 Ekim tarihlerinde Kızılcahamam Ankara’da gerçekleşecek.
DÜNYA , İSTANBUL’DA BULUŞUYOR…
Prof. Dr. Mehmet Haberal, uzun yıllardır üyesi olduğu ve 2005 yılında Onursal Üyesi olarak seçildiği Uluslararası Cerrahlar Koleji'nin (International College of Surgeons) 2023 yılında gerçekleşecek Dünya Kongresini 7-9 Kasım 2023 tarihleri arasında Ankara’da Başkent Üniversitesi Kampüsünde düzenleyecektir. 1935 yılında kurulan derneğin 134 farklı ülkeden 4000’in üzerinde üyesi bulunmakta. Başkent Üniversitesi’nin ana sponsoru olduğu kongreye cerrahi alanda önde gelen pek çok bilim insanının katılması beklenmektedir.
Prof. Dr. Mehmet Haberal, 2024 Yılında ise Dünyayı İstanbul'da buluşturacak. 2018-2020 tarihleri arasında Başkanlığını yürüttüğü Dünya Organ Nakli Derneği’nin (The Transplantation Society) 30. Uluslararası kongresi Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın ev sahipliğinde İstanbul’da yapılacak.
Prof. Dr. Mehmet Haberal düzenleyeceği bilimsel kongrelerle, Dünyayı, Cumhuriyetimizin 100. yılında Ankara'da, 2024'te ise İstanbul'da buluşturacak. Kongrelerde Dünya tıbbına yön veren bilim insanları, Prof. Haberal'ın ev sahipliğinde Ankara ve İstanbul'da bir araya gelecek.
Osman YAZICI