ÖĞRETMENLİĞİ 2 PUANLA KAYBETTİ RİZE'DE 39 YILDIR ÇOBANLIK YAPIYOR

Öğretmenliği 2 puanla kaybetti. Çobanlıkta 39 yılı geride bıraktı

Cengiz Taşçı ile Rize’nin Pazar ilçesi Demokrasi meydanında konuştuk. Bana “sıcaktan bunaldım bir yukarılara çıksam da rahat etsem” dedi. Kendi burada ama aklı hala dağlarda.

Rizeli Çoban Cengiz Taşçı (59),yıllar önce Liseyi bitirip Üniversite sınavlarına katıldı o dönem 103 puan aldı. Erzurum’da 4 yıllık fakülteyi 2 puanla kaybetti.105 Puan yeterli olacaktı. Ondan sonra ise Çobanlık hayatına başladı.

Cengiz Taşçı ile Rize’nin Pazar ilçesi Demokrasi meydanında konuştuk. Bana “sıcaktan bunaldım bir yukarılara çıksam da rahat etsem” dedi. Kendi buda ama aklı hala dağlarda.

O konuştu ben dinledim. Neler mi dedi? Hep birlikte Cengiz Taşçı’yı okuyalım. Ve “vay be ne hayat” diyelim.

‘OKUL YILLARIM’

Okulu kazansam da gidip gitmeyeceğim belli değildi. Beni okutacak kadar ailemin parası yoktu. Beni demek ki farklı bir hayat bekliyordu. Dağlar, Çobanlık zaten hayalimde vardı gün bugündür de 39 yılı dağlarda geçiriyorum. Belki de Öğretmen olsam bugün bu kadar tanınmazdım.

‘39 YILDIR YAYLALARDAYIM BARINACAK, BAŞIMI SOKACAK YERİM YOK’

39 yıldır yaylalardayım. Gittiğim yerlerden en çok ikamet ettiği Verçenik yaylası vadisidir. Ben buralardayken, nice insanlar geldi. Geçti. Ev bark yaptırdı. Hepsi gitti. Tek yeri yurdu olmayan benim ama onlardan da çok bu yaylalarda kalıyorum.

‘HER GÜN EN AZ 10 KİLOMETRE YOL YÜRÜRÜM’

Sabah gün doğmadan mesaim başlar. O dağ senin, benim demeden hayvanları alır yola düşerim. İlk yıllarda 5 hayvanım vardı. Kolaydı Çobanlık, yılar geçti bugün 500 küçükbaş hayvana sahibim. Her gün yaklaşık en az 10 kilometre yola gezerim. Yağmur, Çamur, Kar kış demeden dolaşır dururum.

Bazen saatlerce aç gezer su ve sigara ile akşam ederim. Zamanın nasıl geçtiğini anlamam.

 

‘KORMUYORUM, KORKMAM İÇİN DE BİR SEBEP YOK’ 

Korkmuyorum. Geride ağlayacak beni merak edecek kimsem yok ki, korkayım. Ölünce arkamdan “bir cengiz vardı oda gitti diyecekler” ve unutacaklar.

Yabani hayvanlara bu sene şu ana kadar 10 keçimi zekât verdik. Zaten sormuyorlar, alıp gidiyorlar. Bizde alıştık. Hele birde köpeğim var ki, adeta “ gelin alın gidin” diyor. Bir şeyde yapamıyoruz. Çükü dağlarda ondan başka arkadaşım ve beni düşünen yok.

‘GELEN GİDENLER OLUYOR SOHBET EDİYORUZ’

Bazen gezginlere rastlıyorum. Siste yollarını kaybediyorlar. Onlara diyorum ki, “hayvanları gördünüz mü yanlarından ayrılmayın. Onlar mutlaka gidecek yerlerini bulurlar” ve bunun da faydası gördüklerini söylüyorlar.

Bazı dağcılar da “ne mutlu sana” diyorlar. Bende “ sen ne işi yapıyorsun” diyorum” o da doktorum” diyor. Bende “ gel meslekleri değişelim” dediğimde hep birlikte gülüyoruz.

‘BEN NEYİM Kİ,AMA HERKES BENİ TANIYOR’

Bu hayat ne kadar devam eder. Allah bilir. Dağlara, özellikle Verçenik’e gelip “Cengiz’i tanıyor musunuz” diyenlere bir kişi dahi “kim bu demez. Beni herkes tanır. Bende onları tanırım. Hatta “İngiltere’den biri gelmiş beni sormuş, alıp yanıma getirdiler. Bana “Cengiz” merhaba” dedi. Türkçe, bende “sen kimsin” dedim. O da “davit” dedi. Bende benim davit diye bir arkadaşım olduğunu ilk kez duydum” deyince hemen” sen bizi değil biz seni tanıyoruz” dedi. Ve getirdiği ikramları 3 bin rakımda oturup çayla içtik. Giderken de “hayatımın en güzel gününü yaşadım” dediler. Şaştım kaldım. Bu hayatın neyi güzel diye.

 

Haber:Abdullah UZUN