Aynada Görünmeyen Bir Âlim:
Sadık Kemalİslâm dininde gökyüzündeki yıldızlar ile teşbih edilmiş âlimler, Müslüman medeniyetin en temel burçlarıdır. “Âlimin âbide üstünlüğü, dolunayın, yıldızlara olan parlaklığı gibidir” (Ebû Nuaym). Bu bakımdan İslâm medeniyetinin ayakta durma zaviyesinden meseleye yaklaşıldığında, âlimin iki temel değerlendirme üzerinden ele alınması doğru olacaktır. Birincisi şahsi katkısıyla alakalı mahiyetine verdiği ilmi tecessüs ve mânâ arayışı; ikincisi ise şahsını ve toplumu da aşan uygarlığa sağladığı mesuliyet bilincidir. Birincisi aileyi ve toplumu ihya ederken ikincisi bir medeniyeti inşa eder.
Yakın zamanda kaybettiğimiz âlim Prof. Dr. Sadık Kemal Sandıkçı Hoca hakka yürüdü. Bir İslâm âlimi olan Sandıkçı Hoca asırları aşan bir dava bilincinin ilmi kaidelerini topluma, talebelerine kazandırmaya çalışmış bir âlimdi. Tefsir ve Hadis ilimi dışında İslâm’ın çeşitli meseleleri hakkında çalışmaları mevcut olan Sandıkçı Hoca, ilmin zekâtını, yazarak ve anlatarak, sayısız talebe yetiştirerek ve de vakıf çalışmalarına aktif katılarak vermiş bir âlimdi. Te’vilatül Kur’an gibi Sünni kelâmın ve dirâyet tefsirinin kurucu vasfını taşıyan İmam Mansûr el Mâtürîdî tercümesi ve yine Câmiu’l-Usûl li Ehâdîs’r-Resûl gibi Endülüs medeniyetinin eşsiz eserlerinden birinin tercümesiyle ilmi tecrübe alanını gözlemlediğimiz Sandıkçı Hoca, özellikle gelenekçi İslâmî usul çalışmaları bakımından dikkate değer bir ilmi karakter örneğiydi.
Prof. Dr. S. Kemal Sandıkçı’yı daha da kıymetli yapan şey, oryantalizm olarak bilinen kıta Avrupa merkezli Doğu’nun binlerce yılı aşkın ilmi ve sanatsal birikimine olan niyetli ve şartlı bakışlarına-okumalarına karşı dirençli bir âlim oluşudur. Zira oryantalizmin dini, siyasi ve sanatsal alanlarda dallanıp budaklanmış ana koridorlarına bakıldığında Orta Çağ olarak adlandırılan Avrupa skolastik çağının haçlı seferlerinden beri Müslüman coğrafyalara ilişkin temel bir algı ve uygarlık harekâtı yürüterek hem siyasi fetihleri başka türlü bir algı işaretlemesiyle fundamentalistleştirdiği hem de Müslüman düşünce müktesebatını ana kaynağından, anlamından ve pratiklerinden uzaklaştırmaya çalıştığı iddia edilebilir. Bu bağlamda Kur’an ve Hadis ilminin de oryantalist bakışın hedefi olması şaşırtıcı değildir. Bu hedef alış ısrarla Müslüman meselelere karşı daha entelektüel bir biçimde inceleme çabasını gün yüzüne çıkarabilir. İslâm’ın pratik yaşam endişelerine yönelik Kur’an ve Hadis’i referans alan sarsılmaz bakış açısı, bu tarz batılı yorum ve akılcı saldırılara uğrayabilir.
İşte bu bakımdan Prof. Dr. S. Kemal Sandıkçı Hoca söz konusu dine ilişkin profanlaşma çabalarına karşı sağlam bir mizaç ve dayanaklı ilmi kaideler bütünüyle direnmiş bir âlimdir. Pozitif bilimlerin aşırılığı veya sistematik felsefinin, Rönesans akılcılığının uç noktalarında batılı bir etkileşim ve dönüşüm süreciyle İslâm bilimlerine yaklaşan çoğu kafası karışık ilim erbabının aksine Sandıkçı Hoca kendi münferit dairesinin fevkinde bir âlim olarak modernitenin getirdiği uygarlık krizini Müslüman düşünce formasyonunun en temel kaynaklarına ehemmiyet vererek medeniyet tasavvurunu korumuştur. Batılı zihinlerin ansiklopedi çağından beri taksonomik olarak bilgiyi geleneğin içinden parçalayarak bölümleme ve yozlaştırma gayretine bakılacak olursa Kemal Sandıkçı’nın İslâm Ansiklopedisi’nde yazdığı madde, aynı şekilde geleneğin sınırlarını ihtiva eden bir ilmi disiplin ve titizlikle Batı taksonomisine verilmiş bir cevap olarak dahi görülebilir. Dolayısıyla gelenekteki yerini ve mensubiyetini çok iyi bilen Sandıkçı Hoca, medeniyetin yükselişine ve çöküşüne katkı sunan bilginler ayırımında medeniyeti yükselten ve bu yolda ilmi tecrübe alanını genişleten âlimlerdendir.
Yunan mitolojisinde kendine âşık olmuş bir karakter olarak rivayet edilen Narkissos, benliğine ve çevresine büyülenmiş olarak aynaya bakarmış. Bu, aynada görülen yansımanın kişinin zihninde daha da büyümesi ve her şeyi yok etmesi anlamına gelir. Prof. Dr. Sadık Kemal Sandıkçı gerek kişiliğindeki tevazu ve örnek şahsiyetiyle ahlâk seciyesini Kemal’e ulaştıran bir âlim oluşu gerekse ilmi kaidelere olan bağlılığı ve rıza dairesindeki ilmi zekâtı, kendisini aynada daha da görünmez yapan âlimlerden eylemiştir. Vakur duruşu medeniyete tevazuyu insana isnat eden Sandıkçı Hoca, örnek bir şahsiyetin kervan kervan İslâm âlimleri için yola koyulduğu ebedi yolculuğuna bu yıkılması imkânsız değerlerle çıkmıştır.
Belki dünyada ölümün telefi derecesi mümkün görünmeyen en ağır kabulleniş duası âlimler için yapılanıdır. Prof. Dr. S. Kemal Sandıkçı Hoca bekâya irtihalinde bir dağ göçer gibi göçmüştür. İslâm medeniyeti her daim bir bahar vecdiyle ona “Sadık” ilim neferlerini yeniden yetiştirecektir. Bütün İslâm âleminin başı, gönlü ve ilmi sağ olsun.
Doç. Dr. Kemal Şamlıoğlu