Sormak isterim 30 yıldır Rize'ye fazlalık ne yapıldı?

Rize 03.10.2019 - 13:58, Güncelleme: 02.12.2022 - 09:38 3033+ kez okundu.
 

Sormak isterim 30 yıldır Rize'ye fazlalık ne yapıldı?

RİZE AYRICALIKLI İL İMİŞ ! Rize Türk siyasi tarihinin son otuz yılına damgasını vurmuş olan bir il.  A.Mesut Yılmaz ve R.Tayyip Erdoğan’ın Rizeli oluşundan yola çıkan Rize’yi görmemiş, tanımamış kişiler şehrimizin  son derece gelişmiş, örnek bir şehir olduğunu düşünüyorlar. Yaklaşık 30 yıldır siyasetin zirvesine damgasını vurmuş olan bu şehirde gerçek tablo düşünülen, tahmin edilene ne kadar yakın?  Bu soruya öncelikle kendi dünyamdan cevap vermek isterim; Rize'de 25 yılı aşkın kesintisiz Radyo-Televizyon yayıncılığı yapıyorum. Bu  süre içerisinde tanıştığım, Rize’yi görmemiş olan her kim varsa ilk sözleri ; “Çok şanslısınız, Başbakan sizden- Cumhurbaşkanı sizden, kuruluş olarak sürekli yardım elleri üzerinizdedir, (görmeyi çok arzu ettiğim) şehriniz de muhtemelen çok gelişmiştir.” olunca ne diyeceğimi şaşırıyor, “Önce gelin görün, sonra karar verirsiniz” demenin ötesine geçemiyorum. Bu kişilerin arasında olup Rize'yi tanımayan, bilmeyen meslektaşlarım  ilimiz Radyo-Televizyonlarının iktidarlar tarafından maddi olarak desteklendiğini, RTÜK ve ilgili kuruluşların bizlere dokunmadığını sanıyorlar. İşin garibi bunları böyle sanan bu kuruluşların hemen herbiri bulundukları illerin belediyelerinden,  özel idarelerinden, illerindeki  iktisadi devlet kuruluşlarından, oda ve borsa gibi yerlerden aylık giderlerini karşılayacak şekilde düzenli yardımlar alıyorlar.  Oysa, bizler bugüne kadar ilimizdeki benzeri yerlerden karşılıksız destek görmeyi, yaptığımız reklam, canlı yayın vs hizmet karşılığında  dahi fındık kabuğunu dolduracak düzeyde yardım görmedik.  Daha bugüne kadar, hiçbir siyasinin, hiçbir valinin, hiçbir kaymakamın, hiçbir belediye başkanının, hiçbir meslek kuruluşunun, oda vs. diğer kuruluş başkanlarının kapımızı çalıp “Trabzon gibi bir ilde dahi uydu televizyonu yokken, sizler küçücük bir ilin imkânlarıyla bunca zorluğun üstesinden geliyorsunuz, bizlerde sizlere yardımcı olmak isteriz” yönünde hiçbir sözünü işitmedik. Aksine, bunların bazılarının hışmına uğradık. Bu doğrultuda nice baskılarla, yıldırmalarla, sevimsiz olaylarla karşılaştık. RTÜK ise onca televizyon arasında sadece bizleri cezalandırmayı marifet bildi. Buna sadece bir örnek vereyim; 1930’lu yılların cumhuriyet siyah-beyaz belgeselinde Atatürk’ün elindeki bir saniyelik sigara görüntüsünü mozaiklemediğimiz için Rize’de öğretmenlik yapmış olan Davut Dursun’un başkanlığındaki RTÜK tarafından bugünkü karşılığı 400 bin Tl civarı olan idari parasına çarptırıldık. Düşünün bir yerel televizyon olan bize verilen bir tek cezanın karşılığı bu! Sadece bununla kalınsa iyi.. Akla hayale gelmeyecek şeyler nedeniyle kuruluşumuza RTÜK tarafından milyonu aşan cezalar verildi. Kazandığımızı cezalara verdik, yetmedi, varlıklarımız haczedildi. Bize ceza vermekten zevk duyan RTÜK başkanı 6 yıl o makamda tutuldu. Görevde olduğu sürece Doğan medyasına, kaçak, erotik yayınlara kol kanat gerdi..  RTÜK'ün cezaları, kurum ve kuruluşların baskı ve yargıyla korkutmaları yetmiyormuş gibi, bizlerden himmet alamadıkları ve ekranımızı kendi emellerince kullanamadıkları için zamanın Türksat FETÖ yöneticileri kuruluşumuza asılsız, hukuksuz, dayanaksız 300 bin USD civarı fatura kestiler. Konuyu siyasetin zirvesine taşımış olmamıza rağmen o günkü siaysetin, bu kuruluşları ellerinde tutan zihniyete ses çıkarmamaları nedeniyle bu haksızlığa dur denilmedi. Mahkemeye gittik, mahkeme bilirkişisi  faturanın naylon kesildiğini, asılsız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu tespit etti. Üstelik, bırakınız borcu, içerde alacağımızın olduğunu belirledi. Buna rağmen TÜRKSAT yöneticileri faturanın ödenmesini talep ettiler. Mahkemeyi kazanacağımızı anladıkları için son mahkeme öncesi bizlere sözlü olarak  mahkemeyi geri çekmez ve bu usulsüz faturayı ödemezsek Türksat uydusu üzerinden yayın yapmamıza izin vermeyeceklerini söylediler.  Çare aradığımız siyasetin üst yönetimi de hatanın ileride telafi edileceğini söyleyerek Türksat yönetiminden yana tavır alarak faturanın ödenmesini istediler.(Bu sürede görüştüklerimizin konuya yaklaşımları, yaşadıklarımız kitap olsa az gelir.) Neticede: Türksat’a faturayı ödemek zorunda bıraktılar. İçeride alacağımız olduğunu da kabul etmediler. Böylece çaresiz, TÜRKSAT'a 360 bin USD fazlalık para ödedik.. Bu arada hakkını yememek gerek.. Zamanın Rize milletvekili Ali Bayramoğlu, bizim için elinden geleni yaptı, defalarca Türksat’a geldi ve bizimle birlikte FETÖ’nun elemanlarının küstah tutumlarına maruz kaldı... Bu büyük maddi darbe ve cezalar nedeniyle bugün geldiğimiz noktada; yıllar önce birçok ilde temsilci bulunduran, vaktiyle elli civarında çalışanına ekmek kapısı olan Cumhurbaşkanımızın ilindeki kuruluşumuz kapısına kilit vurulacak hale geldi. Sadece bizim yaşadıklarımız ilimizin kurum ve kuruluşlarının ne derece korumasız ve sahipsiz olduğunu anlamaya yeterdi ancak  bunları Rize’den habersiz olan hiçkimseye anlatamazdık, anlatmadık. Zira onların hayal dünyasındaki Rize bambaşkaydı.. Aralarında örtülü ödenekten para aldığımızı sananlar bile vardı.:) Bu bizim kısa hikayemiz.. İlimizde benzer nice hikayeler var..Yaptığımız yayınlarda onlarca dürüst müteşebbisin nasıl göz göre göre çöktüğüne, buna karşılık birilerinin de haksız kazançlarla şaha kalktığına şahit olduk. Kendi örneğimizden anlatmaya çalıştığımız tablo elbet bir ilin  genel tablosu olamaz denilebilir. Bütün bunlara rağmen ilin gelişmiş olması, benzer illere yatırım açısından fark atmasının mümkün olabileceğini düşünenlere biraz da genel tablodan bahsetmeli.. Sormak isterim; muadil iller mukayese edildiğinde 30 yıldır Rize'ye fazlalık ne yapıldı? İl'e gelen yatırım rakamlarına dayalı olarak bu soruya cevap vermek mümkün ancak, böylesi bir açıklama gelişmenin hiçbir şekilde ölçüsü olamaz. Zira yatırım bir onarım değeri değil, yeni bir değer olarak olarak ortaya çıkarsa gerçekçi olur. Yatırım ilin işsizliğine, göçüne,fert başı gelirine,sosyal ve kültürel kalkınmışlığına, turizmine vb. sıçratıcı bir etki ediyorsa, gerçekçi bir yatırımdır. Buradan bakıldığında Rize kesinlikle diğer illere göre çok daha az gerçekçi yatırım alan bir il. Gerek A.Mesut Yılmaz döneminde, gerekse şimdiki dönemde Rize'ye önemli yatırım kararları alındı. Ancak bunların hiçbiri diğerler illerden fazla değil. Peki neden böyle? Bunun cevabını da okuyucularımız yazsın.. Gelecek yazımda bunlardan yararlanmak isterim....  

RİZE AYRICALIKLI İL İMİŞ !


Rize Türk siyasi tarihinin son otuz yılına damgasını vurmuş olan bir il.  A.Mesut Yılmaz ve R.Tayyip Erdoğan’ın Rizeli oluşundan yola çıkan Rize’yi görmemiş, tanımamış kişiler şehrimizin  son derece gelişmiş, örnek bir şehir olduğunu düşünüyorlar.


Yaklaşık 30 yıldır siyasetin zirvesine damgasını vurmuş olan bu şehirde gerçek tablo düşünülen, tahmin edilene ne kadar yakın? 
Bu soruya öncelikle kendi dünyamdan cevap vermek isterim;


Rize'de 25 yılı aşkın kesintisiz Radyo-Televizyon yayıncılığı yapıyorum. Bu  süre içerisinde tanıştığım, Rize’yi görmemiş olan her kim varsa ilk sözleri ; “Çok şanslısınız, Başbakan sizden- Cumhurbaşkanı sizden, kuruluş olarak sürekli yardım elleri üzerinizdedir, (görmeyi çok arzu ettiğim) şehriniz de muhtemelen çok gelişmiştir.” olunca ne diyeceğimi şaşırıyor, “Önce gelin görün, sonra karar verirsiniz” demenin ötesine geçemiyorum.


Bu kişilerin arasında olup Rize'yi tanımayan, bilmeyen meslektaşlarım  ilimiz Radyo-Televizyonlarının iktidarlar tarafından maddi olarak desteklendiğini, RTÜK ve ilgili kuruluşların bizlere dokunmadığını sanıyorlar. İşin garibi bunları böyle sanan bu kuruluşların hemen herbiri bulundukları illerin belediyelerinden,  özel idarelerinden, illerindeki  iktisadi devlet kuruluşlarından, oda ve borsa gibi yerlerden aylık giderlerini karşılayacak şekilde düzenli yardımlar alıyorlar. 


Oysa, bizler bugüne kadar ilimizdeki benzeri yerlerden karşılıksız destek görmeyi, yaptığımız reklam, canlı yayın vs hizmet karşılığında  dahi fındık kabuğunu dolduracak düzeyde yardım görmedik. 


Daha bugüne kadar, hiçbir siyasinin, hiçbir valinin, hiçbir kaymakamın, hiçbir belediye başkanının, hiçbir meslek kuruluşunun, oda vs. diğer kuruluş başkanlarının kapımızı çalıp “Trabzon gibi bir ilde dahi uydu televizyonu yokken, sizler küçücük bir ilin imkânlarıyla bunca zorluğun üstesinden geliyorsunuz, bizlerde sizlere yardımcı olmak isteriz” yönünde hiçbir sözünü işitmedik. Aksine, bunların bazılarının hışmına uğradık. Bu doğrultuda nice baskılarla, yıldırmalarla, sevimsiz olaylarla karşılaştık.


RTÜK ise onca televizyon arasında sadece bizleri cezalandırmayı marifet bildi. Buna sadece bir örnek vereyim; 1930’lu yılların cumhuriyet siyah-beyaz belgeselinde Atatürk’ün elindeki bir saniyelik sigara görüntüsünü mozaiklemediğimiz için Rize’de öğretmenlik yapmış olan Davut Dursun’un başkanlığındaki RTÜK tarafından bugünkü karşılığı 400 bin Tl civarı olan idari parasına çarptırıldık. Düşünün bir yerel televizyon olan bize verilen bir tek cezanın karşılığı bu!


Sadece bununla kalınsa iyi.. Akla hayale gelmeyecek şeyler nedeniyle kuruluşumuza RTÜK tarafından milyonu aşan cezalar verildi. Kazandığımızı cezalara verdik, yetmedi, varlıklarımız haczedildi. Bize ceza vermekten zevk duyan RTÜK başkanı 6 yıl o makamda tutuldu. Görevde olduğu sürece Doğan medyasına, kaçak, erotik yayınlara kol kanat gerdi.. 


RTÜK'ün cezaları, kurum ve kuruluşların baskı ve yargıyla korkutmaları yetmiyormuş gibi, bizlerden himmet alamadıkları ve ekranımızı kendi emellerince kullanamadıkları için zamanın Türksat FETÖ yöneticileri kuruluşumuza asılsız, hukuksuz, dayanaksız 300 bin USD civarı fatura kestiler. Konuyu siyasetin zirvesine taşımış olmamıza rağmen o günkü siaysetin, bu kuruluşları ellerinde tutan zihniyete ses çıkarmamaları nedeniyle bu haksızlığa dur denilmedi. Mahkemeye gittik, mahkeme bilirkişisi  faturanın naylon kesildiğini, asılsız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu tespit etti. Üstelik, bırakınız borcu, içerde alacağımızın olduğunu belirledi. Buna rağmen TÜRKSAT yöneticileri faturanın ödenmesini talep ettiler. Mahkemeyi kazanacağımızı anladıkları için son mahkeme öncesi bizlere sözlü olarak  mahkemeyi geri çekmez ve bu usulsüz faturayı ödemezsek Türksat uydusu üzerinden yayın yapmamıza izin vermeyeceklerini söylediler. 


Çare aradığımız siyasetin üst yönetimi de hatanın ileride telafi edileceğini söyleyerek Türksat yönetiminden yana tavır alarak faturanın ödenmesini istediler.(Bu sürede görüştüklerimizin konuya yaklaşımları, yaşadıklarımız kitap olsa az gelir.)
Neticede: Türksat’a faturayı ödemek zorunda bıraktılar. İçeride alacağımız olduğunu da kabul etmediler. Böylece çaresiz, TÜRKSAT'a 360 bin USD fazlalık para ödedik..


Bu arada hakkını yememek gerek.. Zamanın Rize milletvekili Ali Bayramoğlu, bizim için elinden geleni yaptı, defalarca Türksat’a geldi ve bizimle birlikte FETÖ’nun elemanlarının küstah tutumlarına maruz kaldı...


Bu büyük maddi darbe ve cezalar nedeniyle bugün geldiğimiz noktada; yıllar önce birçok ilde temsilci bulunduran, vaktiyle elli civarında çalışanına ekmek kapısı olan Cumhurbaşkanımızın ilindeki kuruluşumuz kapısına kilit vurulacak hale geldi.
Sadece bizim yaşadıklarımız ilimizin kurum ve kuruluşlarının ne derece korumasız ve sahipsiz olduğunu anlamaya yeterdi ancak  bunları Rize’den habersiz olan hiçkimseye anlatamazdık, anlatmadık. Zira onların hayal dünyasındaki Rize bambaşkaydı.. Aralarında örtülü ödenekten para aldığımızı sananlar bile vardı.:)


Bu bizim kısa hikayemiz.. İlimizde benzer nice hikayeler var..Yaptığımız yayınlarda onlarca dürüst müteşebbisin nasıl göz göre göre çöktüğüne, buna karşılık birilerinin de haksız kazançlarla şaha kalktığına şahit olduk.


Kendi örneğimizden anlatmaya çalıştığımız tablo elbet bir ilin  genel tablosu olamaz denilebilir. Bütün bunlara rağmen ilin gelişmiş olması, benzer illere yatırım açısından fark atmasının mümkün olabileceğini düşünenlere biraz da genel tablodan bahsetmeli..
Sormak isterim; muadil iller mukayese edildiğinde 30 yıldır Rize'ye fazlalık ne yapıldı?


İl'e gelen yatırım rakamlarına dayalı olarak bu soruya cevap vermek mümkün ancak, böylesi bir açıklama gelişmenin hiçbir şekilde ölçüsü olamaz. Zira yatırım bir onarım değeri değil, yeni bir değer olarak olarak ortaya çıkarsa gerçekçi olur.


Yatırım ilin işsizliğine, göçüne,fert başı gelirine,sosyal ve kültürel kalkınmışlığına, turizmine vb. sıçratıcı bir etki ediyorsa, gerçekçi bir yatırımdır.


Buradan bakıldığında Rize kesinlikle diğer illere göre çok daha az gerçekçi yatırım alan bir il.


Gerek A.Mesut Yılmaz döneminde, gerekse şimdiki dönemde Rize'ye önemli yatırım kararları alındı. Ancak bunların hiçbiri diğerler illerden fazla değil.


Peki neden böyle?


Bunun cevabını da okuyucularımız yazsın.. Gelecek yazımda bunlardan yararlanmak isterim....

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi