Sitem eden değil, sistem öneren çözüm odaklı sendikacılık yapıyoruz.

Sendika 18.09.2019 - 15:53, Güncelleme: 02.12.2022 - 09:38 2713+ kez okundu.
 

Sitem eden değil, sistem öneren çözüm odaklı sendikacılık yapıyoruz.

Eğitim Bir Sen Rize Şubesi İl Divan Toplantısı Gerçekleştirdi.         Eğitim-Bir-Sen, köksüz ideolojik hareketlerin sosyolojisini kurmaya çalıştığı bir dönemde, kadrolarını birbirine aktararak biriktirdiği alın teriyle ve zihin devrimiyle zor şartları aşarak; diriliş ve direniş fikrinden aksiyona, kendi dilini ve sosyolojini kurarak örgütlü mücadelesini zirveye taşımış, oradan yeni ufuklara yönelmiş, emeğin ve umudun buluşmasıdır. Bizim kuruluşumuz, sancılı dönemlerin yoğurduğu mayanın doğurduğu bir haykırıştır. Kurulduğumuz dönemde tehdit aldık, baskı gördük, kamuda yıldırma faaliyetlerine maruz kaldık. Biz ülke gerçekleriyle yoğrularak var olduk. O yüzden şuurumuz derin, tarih bilincimiz yüksek, tecrübemiz çok, hedeflerimiz büyüktür. Modern zamanlarda hak arayışını kurumsallaştırmayan meslekler, hükümetler ve yönetenler karşısında çok zor durumda kalırlar diyen;    Emek mücadelesine umut olan sendika olarak, her yıl büyüyerek, yolumuza emin adımlarla devam ediyoruz. Bu yıl 15 Mayıs üye mutabakat metinlerini imzaladık. Büyümemizi sürdürmekle birlikte, bazı üniversitelerde yetki alarak 433 bin 819 üyeyle, eğitim hizmet kolunda örgütlenmiş 40 sendikanın toplamına 82 bin 665 fark atarak, yeni bir sayfa açtık, kendi destanımızı yeni bir safhaya taşıdık. İlimizde 2320 üye ile en yakın sendikaya 1165 fazla, tüm diğer sendikaların toplamından 786 daha  fazla üyeye ulaştık.    Yeryüzünde alın terinden daha güçlü bir silahın olmadığını, Efendimiz, “Hiç kimse kendi el emeğinin karşılığından daha güzel bir şey yememiştir” derken övülenin alın teri ve emek olduğunu biliyorduk. Alın teri ve emeğin mücadelesiyle beraber insan olmaktan kaynaklanan haklarımızı gasbedenlerle de amansız bir kavgaya tutuştuk. Bu kavgada, vesayetçi iktidarların doğasını anlamakla kalmadık, insanlığımızın, onurumuzun, emeğimizin ve özgürlüğümüzün hiçbir kurumun, sınıfın ihsanına / ikramına muhtaç ve mecbur olmadığını gösterdik diyen;    Kendini siyaset üstü, imtiyazlı sınıf olarak tanımlayan asker-sivil bürokrasinin egemen olduğu, bu ülkede yaşayan herkesin bu yapının bir nesnesi hâline getirilmeye çalışıldığı Türkiye’de varoluş mücadelesini başlattık. Baskıcı, adaletsiz, despotizme rağmen her birimizde var olan bilincin dirilişe ve direnişe, hak arama formu olarak sendikal örgütlenmeye dönüşmesi kolay olmadı.    27 sene önce, “Herkes için adalet, herkes için özgürlük, hakça paylaşım”, “Hiçbir kurum ya da ideoloji, insan hayatından ve onurundan daha önemli değildir. Hak ettiğimizden daha azına asla razı olmayacağız!” diyerek başlattığımız mücadelenin bugünlere gelmesinde emeği geçen bütün teşkilatımıza teşekkür ediyorum dedi.    Sitem eden değil, sistem öneren çözüm odaklı sendikacılık yapıyoruz. Raporlar, odak analizler hazırladık. ‘Sözleşmelilik son bulmalı, kamu sözleşmeli istihdam yanlışından kurtulmalı’ dedik, bunun için mücadele verdik, veriyoruz. Atamalarda, görevde yükselme ve unvan değişikliğinde personeli memnun etmenin esas olmasını istiyoruz. Doğruları alkışladık, hataları eleştirdik, eksikleri söyledik, önerilerimizi yetkililere ilettik.Kariyer-liyakat sistemini isteyen biziz. Yurt dışı çalışmalarımızın iki sonucu var: ‘Bugüne kadar niye gelmediniz’ eleştirisi, ‘İyi ki geldiniz’ sevinci. Emeğin sömürüldüğü kapitalist bir dünyada ortak mücadele alanlarının çoğaltılmasının ve emek örgütlerinin iş birliği içinde hareket etmelerinin öneminin farkında olarak çalışmalarımız devam edecektir diyen;    5. toplu sözleşme öncesi ‘Talebiniz teklifimiz olsun’ diyerek, herkesin fikrini aldık . Bu tekliflerde ‘ben yokum’ diyebilecek kadro ve unvan, ‘biz unutulmuşuz’ diyebilecek kurum, ‘çözüm sunulmamış’ denilecek sorun yoktu diyecek kadar iddialıyız. Toplu sözleşme tekliflerinde isabetimiz, hakem kurulu sürecinde konulara hâkimiyetimiz gündem oldu. Kamu İşveren heyeti müzakerede uzlaştı, tutanakta şaştı. Üzerinde uzlaşılan konuların geçmişteki toplu pazarlık pratiği görmezden gelinerek tek taraflı bir tespit tutanağıyla yok sayılmasının, eğitim çalışanlarının sayısal çoğunluğunun ve varlığının toplumsal bir güç yerine bir yük olarak görülmesinin, eğitim çalışanları adına esef verici, çalışma hayatının geleceği açısından ise kaygı vericidir. Kamu işvereni kazandıracak teklif sunmadı, biz de kazandırmayan teklife imza atmadık.Hakem kurulu kararına manifesto niteliğinde 84 sayfalık şerh düşen ahlakı sendikal tarihe harf harf işledik.    Hükümete çağrımızdır;    Mesleğe destek, geleceğe hizmet’ niteliğinde bir meslek kanunu ivedilikle çıkarılmalıdır.     3600 ek göstergeyle ilgili verilen sözlerin, icraya dair belgelerde yer alan taahhütlerin gereği bir an evvel yerine getirilmelidir.    Vergi diliminin biran önce düzenlenerek, memuru mağdur etmesi önlenmelidir.    Sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesi, özür atamalarının ivedilikle yapılması için gerekli düzenlemenin yapılması gerekmektedir.      Geride bıraktığımız yıllarda birçok eğitimci arkadaşımızın kurbanı ve mağduru olduğu şiddet illetinin önlenmesi için caydırıcı tedbirler alınmalı, Bakanlık bu konuda öncü rol üstlenmelidir.    Okullara, zorunlu harcamalarını yapabilecekleri, daha nitelikli bir eğitim hizmeti yürütebilmeleri için ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri bir bütçe verilmelidir. Hizmet üretmeye çalışan kurum yöneticilerini töhmet altında bırakmayacak, veliyle karşı karşıya getirmeyecek, hak etmedikleri muamelelere maruz bırakmayacak önlemler alınmalıdır. Bakanlık, okul bazlı ödenek tahsisinin yapılmasını sağlayarak, her eğitim-öğretim yılı başında yöneticilerini tartışmaya açacak bu tür durumların önüne geçmelidir.    Eğitim sisteminin verimliliği, niteliği ve sürekliği konusunda fedakârca emek veren, büyük rol üstlenen, eğitim hizmetinin ayrılmaz parçası hizmetli, memur, şeflerimiz başta olmak üzere, genel idare hizmetleri ve yardımcı hizmetler sınıfı personelinin alın terinin karşılığı olarak mali ve özlük haklarında iyileştirmeler yapılmalıdır.     Halen ikinci görev statüsünde devam ettirilen eğitim kurumu yöneticiliği; sendikamızın “Eğitim Yönetiminde Liyakat ve Kariyer” raporunda tanımladığı, Bakanlığın da 2023 Eğitim Vizyonu Belgesi’nde betimlediği şekliyle profesyonel meslek statüsüne kavuşturulmalı, kazanılmış haklar korunarak liyakat ve mesleki ilerleme ekseninde kurgulanmalıdır.     Yüzlerce talebimizi burada sayamayacağız fakat yukarıdaki talep ve çağrılarımız karşılıksız bırakılmamalıdır. Adaletin ve barışın hâkim olduğu bir dünya için, daha nitelikli bir kamu hizmeti yürütülmesi için, emekçilerin alın terinin karşılığını almak için verdikleri mücadelenin sınırlarının genişletilmesi için, daha verimli bir eğitim sistemi için bu taleplerimizin karşılanması, çağrılarımızın karşılık bulması, geleceğimiz adına elzemdir dedi.     Bundan sonra, örgütlü yapının yapması gereken neyse onu yapmaya devam edeceğiz. Şimdi düşünme, planlama, yenilenme, azim ve kararlılıkla çalışma zamanıdır. ‘Bir Bilenle Bilge Nesil’ çalışmasını sürdüreceğiz; ateizm, deizm, cinsiyetsizleştirmeye karşı mücadele edeceğiz. İstanbul sözleşmesinin toplumda oluşturduğu travmayı ve yarınlara ilişkin tehlikeleri, birilerinin konforunu bozsak, canını sıksak da ifade etmeye devam edeceğiz. Çünkü bizim bu topluma ve bu toplumun geleceğine sahip çıkmak gibi bir borcumuz var. İHH ile ortaklaşa gerçekleştirdiğimiz ‘Her Sınıfın Bir Yetim Kardeşi Var’ projesini bu yıl da sürdürüyoruz. Serbest kıyafet eylemimiz devam ediyor.2.nöbete katılmama kararı aldık. Mesai saatleri haricinde ve hafta sonları angarya niteliğindeki mesleki çalışmalara katılmama kararımız devam ediyor. Sorunların çözümü için ter akıtacağız, haksızlığa uğrayanların yanında olacağız.  Okullarımızı gezmeye, çalışanlarla bir araya gelmeye devam edeceğiz.    Eğitim camiamız çok büyük ve çok geniş, öğretmeni, öğrencisi, velisi  herkes bizlerden kendi sorunlarını çözmemizi istiyor, bekliyor ve de çözeceğimize inanıyor. Sendika genel merkezi olarak, ilimiz olarak gelen talepleri imkanlar dahilinde karşılamaya çalışıyoruz. Fakat bazen bazı konularda istenilen sonuç alınamayabiliyor. Bu durumu da normal karşılamak gerekir.Çünkü biz icra makamı değiliz bir sivil toplum örgütüyüz,haklı olduğumuz yer de baskı unsuruyuz.İcra makamına baskı yaparız bazen kabul görür bazen kabul görmeyebiliyor ifadelerini kullandı.      Seyfettin AFACANLAR  RİZE EĞİTİM BİR SEN ŞUBE BAŞKANI 

Eğitim Bir Sen Rize Şubesi İl Divan Toplantısı Gerçekleştirdi.      

 

Eğitim-Bir-Sen, köksüz ideolojik hareketlerin sosyolojisini kurmaya çalıştığı bir dönemde, kadrolarını birbirine aktararak biriktirdiği alın teriyle ve zihin devrimiyle zor şartları aşarak; diriliş ve direniş fikrinden aksiyona, kendi dilini ve sosyolojini kurarak örgütlü mücadelesini zirveye taşımış, oradan yeni ufuklara yönelmiş, emeğin ve umudun buluşmasıdır. Bizim kuruluşumuz, sancılı dönemlerin yoğurduğu mayanın doğurduğu bir haykırıştır. Kurulduğumuz dönemde tehdit aldık, baskı gördük, kamuda yıldırma faaliyetlerine maruz kaldık. Biz ülke gerçekleriyle yoğrularak var olduk. O yüzden şuurumuz derin, tarih bilincimiz yüksek, tecrübemiz çok, hedeflerimiz büyüktür. Modern zamanlarda hak arayışını kurumsallaştırmayan meslekler, hükümetler ve yönetenler karşısında çok zor durumda kalırlar diyen; 

 

Emek mücadelesine umut olan sendika olarak, her yıl büyüyerek, yolumuza emin adımlarla devam ediyoruz. Bu yıl 15 Mayıs üye mutabakat metinlerini imzaladık. Büyümemizi sürdürmekle birlikte, bazı üniversitelerde yetki alarak 433 bin 819 üyeyle, eğitim hizmet kolunda örgütlenmiş 40 sendikanın toplamına 82 bin 665 fark atarak, yeni bir sayfa açtık, kendi destanımızı yeni bir safhaya taşıdık. İlimizde 2320 üye ile en yakın sendikaya 1165 fazla, tüm diğer sendikaların toplamından 786 daha  fazla üyeye ulaştık. 

 

Yeryüzünde alın terinden daha güçlü bir silahın olmadığını, Efendimiz, “Hiç kimse kendi el emeğinin karşılığından daha güzel bir şey yememiştir” derken övülenin alın teri ve emek olduğunu biliyorduk. Alın teri ve emeğin mücadelesiyle beraber insan olmaktan kaynaklanan haklarımızı gasbedenlerle de amansız bir kavgaya tutuştuk. Bu kavgada, vesayetçi iktidarların doğasını anlamakla kalmadık, insanlığımızın, onurumuzun, emeğimizin ve özgürlüğümüzün hiçbir kurumun, sınıfın ihsanına / ikramına muhtaç ve mecbur olmadığını gösterdik diyen; 

 

Kendini siyaset üstü, imtiyazlı sınıf olarak tanımlayan asker-sivil bürokrasinin egemen olduğu, bu ülkede yaşayan herkesin bu yapının bir nesnesi hâline getirilmeye çalışıldığı Türkiye’de varoluş mücadelesini başlattık. Baskıcı, adaletsiz, despotizme rağmen her birimizde var olan bilincin dirilişe ve direnişe, hak arama formu olarak sendikal örgütlenmeye dönüşmesi kolay olmadı. 

 

27 sene önce, “Herkes için adalet, herkes için özgürlük, hakça paylaşım”, “Hiçbir kurum ya da ideoloji, insan hayatından ve onurundan daha önemli değildir. Hak ettiğimizden daha azına asla razı olmayacağız!” diyerek başlattığımız mücadelenin bugünlere gelmesinde emeği geçen bütün teşkilatımıza teşekkür ediyorum dedi. 

 

Sitem eden değil, sistem öneren çözüm odaklı sendikacılık yapıyoruz. Raporlar, odak analizler hazırladık. ‘Sözleşmelilik son bulmalı, kamu sözleşmeli istihdam yanlışından kurtulmalı’ dedik, bunun için mücadele verdik, veriyoruz. Atamalarda, görevde yükselme ve unvan değişikliğinde personeli memnun etmenin esas olmasını istiyoruz. Doğruları alkışladık, hataları eleştirdik, eksikleri söyledik, önerilerimizi yetkililere ilettik.Kariyer-liyakat sistemini isteyen biziz. Yurt dışı çalışmalarımızın iki sonucu var: ‘Bugüne kadar niye gelmediniz’ eleştirisi, ‘İyi ki geldiniz’ sevinci. Emeğin sömürüldüğü kapitalist bir dünyada ortak mücadele alanlarının çoğaltılmasının ve emek örgütlerinin iş birliği içinde hareket etmelerinin öneminin farkında olarak çalışmalarımız devam edecektir diyen; 

 

5. toplu sözleşme öncesi ‘Talebiniz teklifimiz olsun’ diyerek, herkesin fikrini aldık . Bu tekliflerde ‘ben yokum’ diyebilecek kadro ve unvan, ‘biz unutulmuşuz’ diyebilecek kurum, ‘çözüm sunulmamış’ denilecek sorun yoktu diyecek kadar iddialıyız. Toplu sözleşme tekliflerinde isabetimiz, hakem kurulu sürecinde konulara hâkimiyetimiz gündem oldu. Kamu İşveren heyeti müzakerede uzlaştı, tutanakta şaştı. Üzerinde uzlaşılan konuların geçmişteki toplu pazarlık pratiği görmezden gelinerek tek taraflı bir tespit tutanağıyla yok sayılmasının, eğitim çalışanlarının sayısal çoğunluğunun ve varlığının toplumsal bir güç yerine bir yük olarak görülmesinin, eğitim çalışanları adına esef verici, çalışma hayatının geleceği açısından ise kaygı vericidir. Kamu işvereni kazandıracak teklif sunmadı, biz de kazandırmayan teklife imza atmadık.Hakem kurulu kararına manifesto niteliğinde 84 sayfalık şerh düşen ahlakı sendikal tarihe harf harf işledik. 

 

Hükümete çağrımızdır; 

 

Mesleğe destek, geleceğe hizmet’ niteliğinde bir meslek kanunu ivedilikle çıkarılmalıdır.  

 

3600 ek göstergeyle ilgili verilen sözlerin, icraya dair belgelerde yer alan taahhütlerin gereği bir an evvel yerine getirilmelidir. 

 

Vergi diliminin biran önce düzenlenerek, memuru mağdur etmesi önlenmelidir. 

 

Sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesi, özür atamalarının ivedilikle yapılması için gerekli düzenlemenin yapılması gerekmektedir.   

 

Geride bıraktığımız yıllarda birçok eğitimci arkadaşımızın kurbanı ve mağduru olduğu şiddet illetinin önlenmesi için caydırıcı tedbirler alınmalı, Bakanlık bu konuda öncü rol üstlenmelidir. 

 

Okullara, zorunlu harcamalarını yapabilecekleri, daha nitelikli bir eğitim hizmeti yürütebilmeleri için ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri bir bütçe verilmelidir. Hizmet üretmeye çalışan kurum yöneticilerini töhmet altında bırakmayacak, veliyle karşı karşıya getirmeyecek, hak etmedikleri muamelelere maruz bırakmayacak önlemler alınmalıdır. Bakanlık, okul bazlı ödenek tahsisinin yapılmasını sağlayarak, her eğitim-öğretim yılı başında yöneticilerini tartışmaya açacak bu tür durumların önüne geçmelidir. 

 

Eğitim sisteminin verimliliği, niteliği ve sürekliği konusunda fedakârca emek veren, büyük rol üstlenen, eğitim hizmetinin ayrılmaz parçası hizmetli, memur, şeflerimiz başta olmak üzere, genel idare hizmetleri ve yardımcı hizmetler sınıfı personelinin alın terinin karşılığı olarak mali ve özlük haklarında iyileştirmeler yapılmalıdır.  

 

Halen ikinci görev statüsünde devam ettirilen eğitim kurumu yöneticiliği; sendikamızın “Eğitim Yönetiminde Liyakat ve Kariyer” raporunda tanımladığı, Bakanlığın da 2023 Eğitim Vizyonu Belgesi’nde betimlediği şekliyle profesyonel meslek statüsüne kavuşturulmalı, kazanılmış haklar korunarak liyakat ve mesleki ilerleme ekseninde kurgulanmalıdır.  

 

Yüzlerce talebimizi burada sayamayacağız fakat yukarıdaki talep ve çağrılarımız karşılıksız bırakılmamalıdır. Adaletin ve barışın hâkim olduğu bir dünya için, daha nitelikli bir kamu hizmeti yürütülmesi için, emekçilerin alın terinin karşılığını almak için verdikleri mücadelenin sınırlarının genişletilmesi için, daha verimli bir eğitim sistemi için bu taleplerimizin karşılanması, çağrılarımızın karşılık bulması, geleceğimiz adına elzemdir dedi.  

 

Bundan sonra, örgütlü yapının yapması gereken neyse onu yapmaya devam edeceğiz. Şimdi düşünme, planlama, yenilenme, azim ve kararlılıkla çalışma zamanıdır. ‘Bir Bilenle Bilge Nesil’ çalışmasını sürdüreceğiz; ateizm, deizm, cinsiyetsizleştirmeye karşı mücadele edeceğiz. İstanbul sözleşmesinin toplumda oluşturduğu travmayı ve yarınlara ilişkin tehlikeleri, birilerinin konforunu bozsak, canını sıksak da ifade etmeye devam edeceğiz. Çünkü bizim bu topluma ve bu toplumun geleceğine sahip çıkmak gibi bir borcumuz var. İHH ile ortaklaşa gerçekleştirdiğimiz ‘Her Sınıfın Bir Yetim Kardeşi Var’ projesini bu yıl da sürdürüyoruz. Serbest kıyafet eylemimiz devam ediyor.2.nöbete katılmama kararı aldık. Mesai saatleri haricinde ve hafta sonları angarya niteliğindeki mesleki çalışmalara katılmama kararımız devam ediyor. Sorunların çözümü için ter akıtacağız, haksızlığa uğrayanların yanında olacağız.  Okullarımızı gezmeye, çalışanlarla bir araya gelmeye devam edeceğiz. 

 

Eğitim camiamız çok büyük ve çok geniş, öğretmeni, öğrencisi, velisi  herkes bizlerden kendi sorunlarını çözmemizi istiyor, bekliyor ve de çözeceğimize inanıyor. Sendika genel merkezi olarak, ilimiz olarak gelen talepleri imkanlar dahilinde karşılamaya çalışıyoruz. Fakat bazen bazı konularda istenilen sonuç alınamayabiliyor. Bu durumu da normal karşılamak gerekir.Çünkü biz icra makamı değiliz bir sivil toplum örgütüyüz,haklı olduğumuz yer de baskı unsuruyuz.İcra makamına baskı yaparız bazen kabul görür bazen kabul görmeyebiliyor ifadelerini kullandı. 

 

 

Seyfettin AFACANLAR 

RİZE EĞİTİM BİR SEN ŞUBE BAŞKANI 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve rizeninsesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi